Şey, bu gurur duyulacak bir şey değil, evlat... ama sen bize bütün hikayeyi anlattın... ve o sana fazla seçenek bırakmamış. | Open Subtitles | حسناً إنه لاشيءَ لنفخر به ، يابني ولكنكَ أخبرتنا القصة بأكملها ولكنهُ لم يعطكَ الكثير من الخيارات |
Ama kesinlikle gurur duyulacak bir şey değil. | Open Subtitles | ولكن ليس شيئا لنفخر به. |
Ve sence bu gurur duyulacak bir şey? | Open Subtitles | وأنت تظن أن ذلك شيء يمكنك أن تفخر به؟ |
gurur duyulacak bir yer olacak. | Open Subtitles | . سأجعلها المكان الذي يفتخر به، أعدكِ |
Nitekim, cesaret ve sadakat gurur duyulacak bir şeydir. | Open Subtitles | بالتأكيد، الشجاعة والولاء شيء يفتخر به. |
Bence aileye şantaj yapmak gurur duyulacak bir şey değil. | Open Subtitles | لا أظن أن ابتزاز والديك هو مدعاة للفخر |
gurur duyulacak bir şey yapmadım henüz. | Open Subtitles | .انا لست متاكده حقا ان هناك .شىء لتفتخر من اجله |
Şimdi elimde bir şey var ve gurur duyulacak hiçbir yanı yok. | Open Subtitles | الآن لدي شيء وهو ليس شيء أفتخر به. |
Onun doğrusu ""yemi yutmaz""dır! Dolandırıcı olmanın gurur duyulacak bir yanı yok. | Open Subtitles | إنه يسمى إبتلاع الطعم أن تغش الناس ليس أمرا تفتخر به |
Bu gurur duyulacak bir şey. Kime sorduğuna göre değişir. | Open Subtitles | هذا شيء يفتخر به يعتمد على من تسألين |
Bu gurur duyulacak bir şey mi? | Open Subtitles | هل هذا شيئ يفتخر به |
gurur duyulacak bir komuta yaptı. | Open Subtitles | جعل الأمر لتفتخر به |
gurur duyulacak birşeyim yok. | Open Subtitles | إنه ليس أمر أفتخر به |
- Neden? Bu bir suç mu? - gurur duyulacak bir şey de değil. | Open Subtitles | لماذا انها ليست جريمة - وليست شيئاً تفتخر به كذلك - |