İşyerinde hırsızlığa yönelim hakkında konuşmuştuk... bu yüzden çekimdeki bir hırsızlığı rapor etmek istiyorum. | Open Subtitles | أعلم أننا في التوجيه، تكلمنا عن السرقة في مكان العمل لذا أود أن أبلغ عن سرقة من شيكي |
Yani hırsızlığa karşı yer belirleme cihazını çalıştıramam. | Open Subtitles | مما يعني أنه لا يمكنني تفعيل جهاز مكافة السرقة. |
hırsızlığa ve işe geç kalmalara karşı ihtiyatlı olacağımı bildiğinden, burada kalıp çalışmaya gönüllü olmazsın sanırım. | Open Subtitles | لا أفترض معرفتك أنني سأقتص من السرقة وأتساهل مع التلاعب |
Sosyal dinamiklerinden ötürü hırsızlığa olan eğilimleri onlara genetik açıdan avantaj sağlıyor. | Open Subtitles | لأن أسلافهم كان لديهم ميول للسرقة وذلك قد أعطاهم ميزة جينية |
Hanna'nın yeniden hırsızlığa başladığını bir süredir biliyordum. | Open Subtitles | كنت اعلم لفترة الان ان هانا قامت بالسرقة مرة اخرى |
Zorla girişe dair bir iz yok hırsızlığa dair de bir iz yok. | Open Subtitles | لا علامة على الإقتحام ولا على السـرقة |
İlişki iyi gitmedi, ve Murray Turing'in evinde hırsızlığa karıştı. | Open Subtitles | ولكن العلاقة تطورت وقد تورط مورى فى قضية سطو بمنزل ألان |
Halicorp'ta hırsızlığa karşı hiç müsamahamız yoktur. | Open Subtitles | الشرطة لا تتسامح إطلاقا في السرقة في هاليكورب |
hırsızlığa dahil olup olamayacağını mı soruyorsunuz? | Open Subtitles | هل تسألين عمّا إن كان متواطئاً بعملية السرقة ؟ |
Tüm arabalarında hırsızlığa karşı takip sistemi varmış. | Open Subtitles | جميع مركباتهم مزودة بجهاز تعقب لحمايتها من السرقة |
Cihaz, çantanın yanlış biçimde açılması durumunda devreye giren bir hırsızlığa karşı bir mekanizmayla takviye edilmişti. | Open Subtitles | الجهاز مُصمم بتقنية مانع السرقة. والذي موقته يبدأ بالشروع في حالة فتح الجهاز بطريقة خاطئة. |
Sizi temin ederim, mürettebatımdan hiç kimse hırsızlığa yabancı değildir ama cins olarak sürece doğrudan dalmak gibi eğilimlerimiz var. | Open Subtitles | أعترف لك، لا أحد من طاقمي غريب عن السرقة لكننا كجيل، لدينا ميل لنكون مستقيمين نوعا ما بخصوص العملية |
İşin güzel tarafı, kiralama servisi hırsızlığa karşı minibüse takip cihazı taktırmış. | Open Subtitles | ولكن هناك بطانة فضية، 'تتسبب في شركة لتأجير السيارات لديه جهاز مكافحة السرقة |
Bir keresinde ablamla hırsızlığa çıkmıştık. | Open Subtitles | لقد اصطحبتني شقيقتي للسرقة من متجر ذات مرّة. |
Kişisel alışveriş uzmanlığından kişisel hırsızlığa geçtiğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | نظن انها قد انتقلت من التسوق الشخصي للسرقة الشخصية |
- Bu sandığı yapan kişinin hırsızlığa, yangına ve doğal afetlere engel olma niyetiyle böyle yaptığından şüphelenmeye başlıyorum. | Open Subtitles | شيدَ هذا الصندوق عزم على أنْ يكُن غير قابل للسرقة و النيران و الأعمال الجهنمية |
Vurulduktan sonra seni bırakıp hırsızlığa devam etmeye karar veren bir adamla evlisin diye mi? | Open Subtitles | لأنكِ متزوجة من الشخص الذي قرر القيام بالسرقة بعد اطلاق النار عليكِ؟ |
hırsızlığa devam edecekler, bilgi sızdırmamdan korkuyorlar. | Open Subtitles | سوف يستمرون بالسرقة لكنهم خائفين من أن المعلومات تتسرّب. |
hırsızlığa karşı daha önce mahkum olmuş. | Open Subtitles | ولديه جرائم مسبقة بالسرقة |
O hırsızlığa işaret eder. | Open Subtitles | ذلك كان سبب الإقتحام |
Ters gitmiş bir hırsızlığa benzemiyor. | Open Subtitles | لا تبدو انها عملية سطو, ذهبت لطريق خطأ. |
Geçen gece iskelede Foot Klanı tarafından işlenen bir hırsızlığa tanık oldum. | Open Subtitles | وقد شهدت محاولة سرقة قدم عشيرة .. ..في قفص الاتهام في بروكلين الليلة الماضية. |
karısını dövdüğü iddiasından hırsızlığa, kırmızı ışıkta geçtiği için aldığı cezaya kadar. | Open Subtitles | لقد فتشوا في كل ركن في حياة الرجل من تهمة سوء معاملة الزوجة إلى سرقة متجر |