Burada yazdığına göre Bay Meyer'i iki defa hırsızlıktan tutuklamışsınız. Bu iyi. | Open Subtitles | تقول هنا أنك أوقفت السيد مييير مرتين بداعي السرقة في محلات تجارية؟ |
- Ayrıca söyleyeyim de son zamanlarda hırsızlıktan yakalanan genç bayanlara baksın. | Open Subtitles | أيضًا دعها تبحث بسجلات الشرطة عن شابة أُعتلقت بتهمة السرقة من المتاجر. |
Soygundan, bıçaklamadan, vurulmaktan, hırsızlıktan. | Open Subtitles | بسبب السرقة, الطعن, إطلاق النار والإعتداء |
İlk suçunuzsa, hırsızlıktan ortalama iki yıl yersiniz. | Open Subtitles | الشيء المتوقع هو حصول المتهم على سنتين سجن بسبب إرتكابه للسرقة |
hırsızlıktan haz duyan bir tek sen değilsin. | Open Subtitles | أنت لست الشخص الوحيد الذي أصبح غنيا بالسرقة |
Ama gerçekte, hırsızlıktan hapse girmenizi istemiyordu. | Open Subtitles | ولكن الحقيقة هي، أنَّها لَم تكُن تُريد لكِ الذهاب إلى السجن بتهمة السرقة |
- Onu henüz bilmiyorum. Şimdilik, seni hırsızlıktan tutukluyorum. | Open Subtitles | وحتى الآن، وأنا اعتقال لكم على السرقة الكبرى. |
İngiliz Hükümeti bu hırsızlıktan dolayı son derece utanç duydu. | Open Subtitles | الحكومة البريطانية بطبيعتهم خجولون من هذه السرقة |
Ve sonra da polise haber verip bizi hırsızlıktan tutuklatır. | Open Subtitles | و بصفته مساعد المدعي العام سيعتقلنا بتهمة السرقة |
Adam kaçırma ve hırsızlıktan ötürü hapisaneden çıkmayı umut ediyordu. | Open Subtitles | كانت تأمل بأن تبقى خارج السجن بسبب تهمة الإختطاف و السرقة الكبرى |
hırsızlıktan önce dakikalarca oradaydı ve... göz dağı verirken, tehdit ederken mi görülüyor? | Open Subtitles | كانت هناك ..قبل لحظات من السرقة و بدت كتهديد؟ |
hırsızlıktan tutuklandığını duyunca baban ne düşünecek acaba? | Open Subtitles | أتسائل ماذا سيظن والدك بحقيقة انك مقبوض عليك بتهمة السرقة |
Kanada'da hırsızlıktan 6 ay. 10 yıl önce. | Open Subtitles | مدة 6 أشهر في كندا بسبب السرقة قبل 10 أعوام |
Ama hırsızlıktan önce kopyalarını yapıp da ülke dışına çıkarırsan, herhangi bir suç işlemiş olmazsın. | Open Subtitles | ولكن إن قمت بعمل لوحات مقلدة وأخرجتهم من البلاد قبل السرقة فأنتَ في أمان |
Majesteleri ona karşı yapılan bu hırsızlıktan senin sorumlu olduğunu bildiğini söylüyor. | Open Subtitles | تقول جلالتها أنّها تعرف أنّكَ مسئولٌ عن المساعدة على السرقة منها. |
Verilen emre itaat edeceğinize hırsızlıktan yahut yasaya aykırı davranmaktan sakınacağınıza lejyoner kurallarını savunacağınıza ve nizamı bozmayıp düşmandan kaçmayacağınıza yemin ettiniz. | Open Subtitles | لطاعة الأمر الذي أعطى له للإمتناع عن السرقة أو خرق القانون ولحماية المعيار الفيلقى وأن لا يكسر أحداً التشكيل للعدو |
Kimse efendim. hırsızlıktan yakaladık. | Open Subtitles | لاشىء يا سيدى مقبوض عليه للسرقة |
- İki dakika geçmeden- - Ama onu hırsızlıktan tutukladılar. | Open Subtitles | لم يمضِ دقيقتان - وألقوا القبض عليها للسرقة - |
hırsızlıktan hüküm giymek geleceğini çok kötü etkileyebilir. Bunun olmasını istemiyorum. | Open Subtitles | اتهامكِ بالسرقة قد يؤثر كثيراً على مستقبلك و لا أريد أن يحدث هذا. |
Harem birtakım büyük hırsızlıktan sorumlu. | Open Subtitles | الحريم هو المسؤول عن عدد من السرقات خط رفيع. |
Ders çalışmak yerine hırsızlıktan faydalanmamı istemen, bunu yapmak zorunda olduğumu göstermez. | Open Subtitles | فقط لأنك تريدين السرقه عوضا عن الاجتهاد هذا لايعني أني يجب أن أفعل ذلك |
hırsızlıktan birkaç ay önce tutuklanmış. | Open Subtitles | ألقي القبض عليه قبل شهر لتهم متعدّدة عن سرقات خاصّة |
Tecavüz ve hırsızlıktan aldığı 80 yıl cezanın 18 buçuk yılını yattı. | TED | انتهى به المطاف بخدمة ١٨ سنة ونصف السنة من جملة حكم قضائي لمدة ٨٠ سنة بعقوبه الاغتصاب والسرقة |
David "Tweener" Apolskis, hırsızlıktan 5 yıl. | Open Subtitles | ديفيد توينر أبولوسكي خمس سنوات لعملية لصوصية كبرى |
Öz geçmişi etkileyici. Üç defa hırsızlıktan yakalanmış. | Open Subtitles | ثلاثة توقيفاتِ للسرقةِ. |
Eski hükümlü. Elektronik hırsızlıktan yatmış. | Open Subtitles | إنه مُدان سابق، قضى مدة في السجن لسرقة الإلكترونيات. |
Her zaman basit bi hırsızlıktan fazlası olduğunu düşünürdüm | Open Subtitles | وكنت دائما عندي شك أنها أكثر من مجرد سرقة بسيطة. |