Rahman Habib yalnızca bir hırsız değil, aynı zamanda bir haindir. | Open Subtitles | رحمان حبيب " لم يكن لص فقط " بل وخائن أيضاً |
Çok çabuk evden çıkmanızdan kaynaklanacak sorunlar için Bay Habib çok cömert bir fark ödeyecek. | Open Subtitles | السيد حبيب على استعداد لدفع مكافأة سخية مقابل أي إزعاج قد يسببة لك الإخلاء السريع يا، جورج |
Saat onda Dr. Habib'in ofisinde olmasını sağla. | Open Subtitles | تأكّد من ذهابه إلى مكتب الدكتور حبيب في تمام العاشرة غداً |
Bu Rahman Habib kasaya ulaşabilecek biri mi? | Open Subtitles | هل " رحمن حبيب " هذا لديه صلاحية وصول للخزنة ؟ |
Rahman Habib bu Konsolosluğun yaklaşık 11 yıldır güvenilir bir çalışanı olmuştur. | Open Subtitles | رحمان حبيب " موظف موثوق في هذه المفوضية " |
Seni temin ederim, Habib, yakın zamanda adın Suari caddelerinde yüksek sesle anılacak. | Open Subtitles | دعني أؤكد لك " حبيب " اسمك سوف يصدأ به عالياً " في أراضي " سوارتي |
Komiser Kolumbo, Habib'in üstündeki 10,000 $'ın nereden geldiğini belirlemenin kolay bir yolu var. | Open Subtitles | ملازم " كولومبو " هناك نهج محدد في تقدير " الفئات الأصلية للمال هي مع جثة " حبيب |
Biliyor musunuz, 10,000 $'ın etrafındaki bandajı, Habib'in üzerinde bulduğumuzu. | Open Subtitles | ذلك الذي كان حول 10 آلاف دولار عند جثة " حبيب " ؟ |
Her neyse, Habib'in 10,000 $'ının yine de senin kasandan gelmediği ortaya çıktı. | Open Subtitles | على أي حال ظهر لي " أن أموال السيد " حبيب لم تأتي من خزنتك في النهاية |
Sözgelimi, Habib'in New York'ta hiç kalmak niyetinde olmadığı bir otel odası ayırttığını nasıl açıklarsın? | Open Subtitles | " كمثال , كيف تفسر حقيقة أن " حبيب " قام بحجز فندق في " نيويورك يظهر أنه لم ينوي الاحتفاظ به ؟ |
O günün 02:30'unda Bay Habib şifre odasında kilitliydi. | Open Subtitles | في ذلك اليوم كان السيد " حبيب " في غرفة التشفير |
Tek söylediğim burada Konsoloslukta biri kasayı soydu, Bay Alafa'yı öldürdü, ve onu Bay Habib'in üzerine yıkmağa çalıştı. | Open Subtitles | كل ما أقوله أن ذلك الشخص الذي كان داخل المفوضية سرق الخزينة وقتل السيد " آلافا " وحاول " إلصاقها على السيد " حبيب |
Çünkü Bay Habib devreden çıkarılmakla, önümde büyük bir işin olduğunu hissediyorum. | Open Subtitles | لأنه بخروج السيد " حبيب " من القضية أشعر أن مهمةً كبيرة تواجهني |
Rahman Habib öldürüldüğü sırada kendi özel ikametinde olduğu doğrudur. | Open Subtitles | السيد " صلاح " كان في مقر الشرطة " وقت مقتل " رحمان حبيب |
Saat 03:55'te şu Habib denen adamla bu düzmece telefon konuşmasını sahneledin ve bu sana bir tanık sağladı. | Open Subtitles | الساعة 3: 55 مثلت مكالمة مزيفة " في حوار مع السيد " حبيب وهذا زودك بحجة الغياب |
Habib de ve kiminle konuşmak istiyorsan onu işaret et. | Open Subtitles | استدعاء فقط لنا حبيب... ... وأشر إلى واحد كنت ترغب في التحدث إلى. وهذا ما نقوم به. |
George, seni Bay ve Bayan Habib'le tanıştırayım. | Open Subtitles | جورج، أقدم لك السيد والسيدة حبيب |
Habib'ler evi almak istiyor George. | Open Subtitles | - عفوا؟ عائلة حبيب ترغب في شراء المنزل، و هذا ما كنت تريده يا جورج |
Bay Habib, bu kızım Annie. | Open Subtitles | أوه، اه، السيد حبيب هذه هى آني ابنتي |
Şu an Habib Marwan'ın binanın içinde olduğunu doğrulamaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | في الوقت الحالي نحاول التأكد أن (حبيب مروان) في المبنى |