Belirli bazı dosyalara ulaşmak istenirse hata güvenlik amacıyla hafızayı silme protokolleri yazılmış. | Open Subtitles | أنشأ بضعة أنظمة أمان لتمحو الذاكرة إذا جرَتْ محاولة للوصول إلى ملفّاتٍ معيّنة |
Bunların tümü çalışan hafızayı anlatıyor, yapabildiklerimiz ve yapamadıklarımız. | TED | كل هذا يتحدث عن الذاكرة العاملة , ما نستطيع فعله و ما لانستطيع فعله. |
Ve eğer bu başarılı olursa bir konektomdan hafızayı okumanın ilk örneği olacak. | TED | و إذا نجحنا في ذلك، سيكون ذلك أول مثال لقراءة الذاكرة من خلال شبكة عصبية. |
Tedavi edici yönünü biliyorum ama hafızayı geliştirdiği asla kanıtlanamamış bir şey. | Open Subtitles | أعرف بأنّ له قيمته العلاجّية، لكنّه ما سبق أن كان مثبت لتحسين الذاكرة. |
Burası kısa süreli hafızayı kontrol eder. | Open Subtitles | بالفص الصدغي في الجزء الذي يتحكّم بالذاكرة القصيرة الأمد |
Koku, hafızayı öbür duyulardan daha çok tetikler. | Open Subtitles | الرائحة تثير الذاكرة بحدة أكثر من جميع الحواس |
Bu, eminim biliyorsunuzdur, beynin görsel hafızayı barındıran parçasıdır. | Open Subtitles | جزء من الدماغ أنا متأكّدة أنك تعرفه وهو الذي يخزن الذاكرة البصرية |
Kaybedilen hafızayı geri kazanmak için deneysel bir prosedür olduğunu duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت عن الإجراءات الجراحية التي تُستخدم في إسترجاع الذاكرة |
Tamam. Tüm hafızayı tarayacağım. | Open Subtitles | حسنا انا سوف سوف اذهب من خلال الذاكرة الكلية |
Bu adam beynin, kısa ve uzun vadeli hafızayı nasıl sakladığı üzerinde araştırmalar yapmış. | Open Subtitles | شخص قد أجرى أبحاثاً على الذاكرة القصيرة والطويلة المدى في مراكز المخ |
hafızayı kopyalayınca, ona göndereceğiz. | Open Subtitles | .. حينما نقوم بنسخ الذاكرة سوف نُرسلها له |
Uzun dönem hafızayı yerleştiremeden önce kısa dönem hafızayı çözüyor. | Open Subtitles | تلاشي الذاكرة القصيرة الأمد قبل أن ترسخ و تصبح ذاكرة طويلة الأمد |
Orijinali kısa dönem hafızayı silen bir tüfek gibiydi. | Open Subtitles | النسخة الأصلية كانت كالبندقية تقوم بمسح الذاكرة القصيرة الأمد |
Biyokimya trmavatik hafızayı sağlamlaştırmayı artırır,onu silmez. | Open Subtitles | تميل الكيمياء الحيوية الى تعزيز الذاكرة المؤلمة، وليس دفنها |
Evet, o şeyin sahip olduğu yetenek sadece ruh gücü zayıf olanları ele geçirebiliyor ve hafızayı da geçici bir süreliğine silebiliyordu. | Open Subtitles | مستحيل ، مثل هذا المخلوق يمكنه أن يفعل كل ذلك؟ الذاكرة تمحى مؤقتاً |
İnsanlar hafızayı etkiliyor... dediklerinde ne düşünüyorsun? | Open Subtitles | ما رأيك فيما يُقال عن أن المخدرات تؤثر فى الذاكرة |
Uzun zamanlı hafızayı etkilemesi en sonunda olur. | Open Subtitles | و آخر ما يعلّه تأثيره دوماً، هي الذاكرة طويلة المدى. |
Yok olan hafızayı geri getirme ve bunun var olan zararlı davranışları değiştirmedeki etkisi hakkında yazdığınız makaleyi okumuştum. | Open Subtitles | لقد قرأتُ بحثكَ عن إسترجاع الذاكرة الموسع و قابليتها على تغيير السلوك العدواني الحالي |
hafızayı kontrol eden gen dizilimini yeniden düzenlemeye yarayan bir tedavi arıyormuş. | Open Subtitles | حتمًا كان يبحث عن علاج.. محاولاً إعادة سلسلة الجين العنقودي المسيطر على الذاكرة.. |
hafızayı silmeyi başlatmamı istiyor musunuz, Yüzbaşı? | Open Subtitles | أترغبين مني أن أبدأ بمحي الذاكرة كابتن ؟ |
Ama o bölge hafızayı kontrol ediyor. Pek de tesadüf değil. | Open Subtitles | لكنّها بالمنطقة التي تتحكّم بالذاكرة لا يبدو أنّها مصادفة |