Evet, parayı hak etmeyen bir varsa o da Henry'dir. | Open Subtitles | نعم، ولو أن شخصًا ما لا يستحق المال، فهو هنري. |
Ölmeyi hak etmeyen birini öldürme diye seni uyarmıştım. | Open Subtitles | لقد أخبرتك.. حذّرتك بألاّ تقتل أحداً لا يستحق الموت |
Bu dünyada bu olanları hak etmeyen tek bir kişi varsa o da sensin. | Open Subtitles | أردت أن أقول فقط بأنك الشخص الوحيد في العالم الذي لا يستحق أن يحدث هذا له |
Crate'de, orada olmayı hak etmeyen bir sürü Atrian var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأتريين في الحبس لا يستحقون المكوث هناك |
Bişi hak etmeyen o deyersiz fakirlerden biriyim işte. | Open Subtitles | أنا واحد من الفقراء الذين لا يستحقون شيئا . هذا هو أنا |
Belki de kurtarılmayı hak etmeyen karaciğer bekleyen bir hastam var. | Open Subtitles | اللعنه، أنا لدي رجل قي غرفة العمليات ينتظر أن يحصل على كبد قد لا يستحقه حتى |
Tek bildiğim, Quinn'i bir kız arkadaşı olarak hak etmeyen bir serseri olduğun. | Open Subtitles | كل مااعرفه هو انك فاسق لا يستحق ان تكون كويك فتاته |
Hayatta bir kutlamayı hak etmeyen ne vardır ki? | Open Subtitles | أيوجد ما لا يستحق الاحتفال به في حياتنا؟ |
Hayatta kutlamayı hak etmeyen bir şey var mıdır? | Open Subtitles | أيوجد ما لا يستحق الاحتفال به في حياتنا؟ |
Özellikle de özgürlüğü hak etmeyen bu kadar insan etrafta gezerken. | Open Subtitles | على العكس أن بعضهم لا يستحق الخروج من ذلك المستشفى انها نكتة سـخيفة |
Yaşamayı hak etmeyen birini öldürmenin yanlış olduğu örnek olarak gösterilmeli. | Open Subtitles | هي المعاملة بالمثل من قتل أحدا لا يستحق أن يعيش |
Öldürülmeyi hak etmeyen hiçbir insana dokunmam. | Open Subtitles | أنا لا أقتل النساء أو الأطفال أو أي أحد لا يستحق الموت |
Yaşamayı hak etmeyen pislikleri korudum ben. | Open Subtitles | لقد حميُت هذه القذارات , عندما كان لا يستحق أى أحد العيش. |
Bence sen ahlaki, yasal ve temel olarak korunmayı hak etmeyen birini korumamı istiyorsun. | Open Subtitles | أعتقد أنك تريد حماية شخص والذى هو قانونياً ، أخلاقياً ، فى الأساس لا يستحق الحماية |
hak etmeyen kimseye bir şey yıkmadım. | Open Subtitles | لم يسبق لي أن تركيب أي شخص يصل وكان الذين لا يستحقون ذلك. |
Parayı hak etmeyen milyonerlerden hakkımızı almaya geldik. | Open Subtitles | وكنّا فقط نسترجع من بعض المصرفيين الأثرياء الذي لا يستحقون أبدا الإنقاذ. |
hak etmeyen insanların sorunlarını düzeltmekten bıktım. | Open Subtitles | ضقت ذرعاً في إيجاد حلول لمشاكل أناس لا يستحقون ذلك |
Hayatınızı, hak etmeyen biri için riske atmanıza izin veremem. | Open Subtitles | أنا لا يمكن أن تسمح لك خطر حياتك لشخص لا يستحقون ذلك. |
Böylece herkes tacın hak etmeyen birine gittiğini görecekti. | Open Subtitles | يبدو ان كل واحد كان يرى ان التاج سوف يذهب الى شخص لا يستحقه |
"Seni hak etmeyen babandan. | Open Subtitles | من والدك الذى لا يستحقك .. |
Ama gerçekten hak etmeyen birinden özür dilemeye razı mısın? | Open Subtitles | لكن أأنتِ مُستعدّة للإعتذار لشخص ما لا تستحقّ ذلك حقاً؟ |