diye düşünecekti babası. Ve bu doğru. Sanat biraz kendini kaybetmek demek ve bir sonraki cümleyi haklı çıkarmak - bir çocuğun yaptığından çok da farklı değil. | TED | وذلك صحيح. الفن هو حول القليل من الجنون و تبرير العبارة القادمة، وهو لا يختلف عما يفعله الطفل. |
Sanırım eylemlerimi haklı çıkarmak için uzun yıllar harcamışım, ki bu da gerçeği itiraf etmenin benim için bu kadar zor olmasına neden oluyor. | Open Subtitles | أفترض أنني قضيت سنيناً عديدة محاولاً تبرير أفعالي ما صعّبَ الأمر بالنسبة لي.. أن أعترف بالحقيقة.. |
İnsanların yaptıkları korkunç şeyleri haklı çıkarmak için dini kullanmalarından bıktım. | Open Subtitles | ...سئمت من الناس الذين يستخدمون الدين ل تبرير الأشياء الفظيعة التي يفعلونها |
Eşit Adalet Hareketi'nde Bryan Stevenson ırksal farklılığa dikkat çekmişti, köleliği ve Jim Crow'u, toplu yıkımları ve daha da ötesini haklı çıkarmak için kendimize söylediğimiz bir hikâye. | TED | هو ما يدعوه براين ستيفينسون في مبادرة العدالة المتساوية بحكاية الإختلاف العرقي القصة التي أخبرناها لأنفسنا لتبرير العبودية وقوانين جيم كراو والسجن لأعداد هائلة وما هو اكثر من ذلك |
Bombalama için yolu asfaltla kaplamak düşünülmeyecek bir şey değildi, sırf bütçe artışını haklı çıkarmak için. | Open Subtitles | شيىء لا يُصدق ، فقد مهدوا الطريق للتفجير بكل معنى الكلمه لتبرير زيادة الميزانيه |
Din; tarihteki bazı kötü hareketleri haklı çıkarmak için doğaüstü olaylarla bağdaştırılmıştır. | Open Subtitles | الدين تنكّر بزي ما وراء الطبيعة منذ بزوع فجر التاريخ.. لتبرير بعض التصرفات الأكثر فظاعة بالتاريخ. |
..ekonomik açgözlülüğünü haklı çıkarmak için kullanabilir. | Open Subtitles | لتبرر جشعها الاقتصادي |
Suç faaliyetinizi haklı çıkarmak için uğraşmayı bırakmalısın. | Open Subtitles | توقفِ عن محاولة تبرير نشاطك الإجرامي |
Kendini haklı çıkarmak istiyorsun. | Open Subtitles | أنت تريد تبرير أشتراكك |
Cinayeti haklı çıkarmak için Tanrı'nın adını bile kullanmaya hazır bir zorbasın sen. | Open Subtitles | أنت مجرد متنمر تحاول أن تستخدم القدر كذريعة لتبرير الجريمة |
Bu sözü, Engizisyonun tüm vahşetini haklı çıkarmak için kullandılar. | Open Subtitles | استخدموا هذه الكلمة المفردة لتبرير أي عمل وحشي من طرف محاكم التفتيش الخاصة بهم |
Kendini ahlaken haklı çıkarmak zorunda değilsin, tamam mı? | Open Subtitles | أنت لست بحاجة فعلياً لتبرير نفسك إلي، حسناً؟ |
Usame bin Ladin ve Cihat terörizmi faaliyetlerinde bulunan diğerleri yaptıklarını haklı çıkarmak için sürekli Kuran ve Hz. | Open Subtitles | أسامة بن لادن والآخرون الملتزمون بأرتكاب اعمال الجهاد الارهابيه يستشهدون بالقرآن ومحمد كمثال لتبرير افعالهم |
Her zaman yalanlarını haklı çıkarmak için bahaneler uydurup duruyorsun. | Open Subtitles | يمكن للمرء دوماً أن يختلق عذراً لتبرير كذبه |
- Belki. Belki de sarhoştu. Ya da kendini haklı çıkarmak için hikâye uyduruyordu. | Open Subtitles | وربما كان يروي قصة وهمية لتبرير ما فعله. |
Her zaman yalanlarını haklı çıkarmak için bahaneler uydurup duruyorsun. | Open Subtitles | -أنت دوماً تخترع سبب لتبرر الكذب |