RNG: Diğer türlü savunulmayacak olanı haklı göstermek için dine başvurmak, doğum kontrolünün yasaklanması gibi. | TED | ريبكا: الإحتكام إلى الدين لتبرير مالا يمكن تبريره مثل منع موانع الحمل. |
Bu çirkin bir kelime ve sen bunu yapmanı istedikleri iğrenç şeyleri haklı göstermek için kullanıyorsun. | Open Subtitles | إنها كلمة قبيحة ويستخدمونها لتبرير الاشياء القبيحة التى يجعلوك تقوم بها |
Hangi vicdan azabını hissediyorsan bunu sadece intikamını haklı göstermek için kullanıyorsun. | Open Subtitles | أيّما يكون الذنب الذي تشعره، فإنّك تستغلّه لتبرير ثأرك. |
Kendi teorilerini haklı göstermek için bu görevi mahvetmeye karar verdin. | Open Subtitles | كنت مشتعلة في طريقك إلى هذه المهمة عازماً على تبرير نظرياتك الخاصة |
(Gülüşmeler) Daha iyi olan seçimi yapmak zor ve daha az olanı haklı göstermek kolay. | TED | (ضحك) من الصعب الوصول إلى الخيار الأفضل وأنه من السهل جدا تبرير ذلك |
Spor etkinlikleri, alkoliklerin yükünü üstlendiklerini haklı göstermek için, sosyal olarak kabul edilebilir bir yoldur. | Open Subtitles | والأحداث الرياضية هي الطريقة الإجتماعية الممكنة للمدمنين لتبرير جرعاتهم |
Suçlarını haklı göstermek için zalimliğin, bencilliğin için kardeşini mi kullanıyorsun? | Open Subtitles | مثير للشفقة، تستخدام أختك .لتبرير جرائمك وقسوتك وأنانيتك؟ |
Suçlu işlediği yüz kızartıcı suçları haklı göstermek için iç görüyü kullanır. | Open Subtitles | " يستخدم المجرمون نفاذ البصيرة لتبرير أفعالهم الشنيعة" |
Riski haklı göstermek için bir sebep olmalıydı. | Open Subtitles | لا بد من وجود سبب كافي لتبرير الخطر |
Saçma planını haklı göstermek için kızımı kullanma. | Open Subtitles | لا تستغل ابنتي لتبرير خطتك السخيفة. |
bu operasyonu haklı göstermek için neden yok. | Open Subtitles | ليس هناك سبب لتبرير الغزو |
Yaptıklarını haklı göstermek için güçlerine sığınırlar. | Open Subtitles | يتلذذون بالقوة لتبرير ما فعلوه (آخرون مثل (براودسكي |
Onların Lilith'i insanlara olan açlıklarını haklı göstermek için kullanması gibi, sen de güce olan açlığını meşrulaştırıyorsun. | Open Subtitles | إنك تستخدم (ليليث) كمبرر لتعطشك الدموي إلي السلطة، تماما كما يفعلون هم لتبرير تعطشهم إلي الآدميين. |
- ...kendini haklı göstermek için aynı nedeni kullandı. - Şimdi biz ne istediklerini biliyoruz. | Open Subtitles | لتبرير ضرب المدنيين - والآن نعرف - |
Seçiminizi haklı göstermek zorunda değilsiniz. | Open Subtitles | لستِ مُضطرًا لتبرير موقفكِ. |
Ve bu oldukça sevimsiz tekstlerin bazılarında şefkati bulmak için mücadele sıradan hayatta aynısını yapmak için iyi bir elbise provasıdır. (Alkışlar) Ama dünyamıza bakın. Ve dinin korsanlıkla kaçırıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Teröristlerin Kur'an ayetlerini kendi zulümlerini haklı göstermek için okudukları bir dünya. | TED | وهذا النضال لإيجاد التعاطف في بعض من تلك النصوص المثبطة نوعاً ما هو تجربة جيدة لفعل المثل في الحياة اليومية. ولكن انظر اليوم إلى عالمنا. فنحن نعيش في عالم-- حيث تتم عمليات الاختطاف باسم الدين وحيث الإرهابيون يتلون آيات من القرآن لتبرير أعمالهم الوحشية. |
Sentetiklerden yapılmış çok daha büyük bir ordu kurmayı haklı göstermek için. | Open Subtitles | -من أجل تبرير بناء جيش أكبر من الآليين . |
- Kendini haklı göstermek zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس علكَ تبرير أفعالك لي |
Kendilerini haklı göstermek için sıradan bir mazeret. | Open Subtitles | إنه تبرير أعرج |