- Onun ayakkabılarında çim parçacıkları olmalıydı ama muhtemelen halıya bastığında temişlenmiştir... | Open Subtitles | لابد أن هناك جسيمات عشب على حذائه لكن ربما مسحت في السجادة |
Çocukken elini halıya sürtüp de hiç statik elektrik elde etmedin mi? | Open Subtitles | ،عندما كنتِ طفلةً هل سبق وفركتِ يدكِ على السجادة وصنعتِ كهرباء ساكنة؟ |
Onu vuramam. O bir insan. halıya kanı akacak. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أطلق عليه الرصاص، إنه إنسان، سينزف على السجادة. |
Yaşlı kralın zamanı gelince... cennete gitmek için halıya ihtiyacı olmayacak. | Open Subtitles | وعند الساعة سيعود الملك القديم ولن أكون بحاجة إلى هذا البساط |
Ayakkabıların halıya değmesini bile istemezler. | Open Subtitles | حتى أنهم لا يريدون لأحذيتهم أن تلمس سجادة السيارة |
Paul özellikle halıya dikkat etmemizi söylemişti. | Open Subtitles | وبول قال لنا أن ننتبه للسجادة علي وجه الخصوص |
halıya dökülmüştü ve halı hep nane şekeri kokmuştu. | Open Subtitles | السجادة تشبعت وتفوح برائحة النعناع إلى الأبد |
Stewie, halıya çiş yaptığın için mi sinirlisin? | Open Subtitles | ستيوي ، هل انت غاضب لانك تبولت على السجادة ؟ |
Tanrım, yine mi Brian? Neden halıya işemeyi kesemiyorsun? | Open Subtitles | يا الهي ، مرة أخرى لماذا لا اتوقف عن التبول على السجادة ؟ |
Hep halıya pislerdi ama ben yine de onu korurdum. | Open Subtitles | الذي تبول في جميع أنحاء السجادة ولكني ما زلت أحتفظ به |
Saat 22:00'de Yılan, halıya geldiğinde, Dalgıç delikte olacak... | Open Subtitles | عند الساعة 10: 22 بالأسفل في الحفرة حينما تزحف الافعى تحت السجادة |
Emilio'yu kavanozundan alıp halıya koyduğunu söyledi. | Open Subtitles | قالت بأنها قد أخرجت إميليو من إناءه الزجاجي ثم وضعته على السجادة |
Sonunda takatim kesilir... kapının önündeki halıya yığılır, uyuyup giderdim. | Open Subtitles | و في النهاية أنكمش علي السجادة التي بجانب الباب و أنام |
halıya atlayıp uçuver buraya başka bir Arap gecesine | Open Subtitles | تعال الي أسفل، توقّف على الجانب اركب البساط وقم بالطيران الي ليلة عربية أخري |
Ama onunla kırmızı halıya çıkman evlenmekle aynı şey. | Open Subtitles | , لكن لو سرت معه على البساط الأحمر هذا فمن الأفضل أن تسير معه إلى المذبح |
İşte seçeneklerin. 1 , seni bir halıya sarıp, bir arabaya tıkar ve seni yakabilirim. | Open Subtitles | هذه خياراتك ، الخيار الأول أقوم بدحرجتك في سجادة |
Bir halıya, bir bana. | Open Subtitles | ينظر للسجادة ثم ينظر لي مجددًا |
Bayanlar ve baylar, uçan halıya buyrun. | Open Subtitles | سيداتي وسادتي الذي ترونه امامكم بساط سحري |
Bu güzelim şehirde ne zaman bir halıya işense bunu ödemesi gereken kişi ben mi olmalıyım? | Open Subtitles | هل يتوجب علي في كل مرّة يتم التبوّل فيها على سجّادة في هذه المدينة العادلة أن أقدم التعويض لشخص ما؟ |
Kırmızı halıya yol alayım. | Open Subtitles | حَسناً، أَنا خارجة للبساط الأحمرِ. |
Kulaklarından fışkırana kadar seni morfinle dolduracağız ve o küçük poponu kırmızı halıya taşıyacağız. | Open Subtitles | سنملؤك بالمورفين إلى أن يخرج من مؤخرتك عندها ستتمكنين من الترنح فوق السجاد الأحمر |
Posta kutusunun önünde bekleyeceğiz ve dışarı çıktığında da... onu halıya sarıp köprüden aşağı atarız! | Open Subtitles | ننتظر عند صندوق بيرده ، وعندما يأتي للخارج نلفّه بسجادة ونرميه من فوق جسر |
Ayakkabılardan biri, diğerinden daha ağır olduğu için halıya iyice gömülmüştü. | Open Subtitles | لانك سترين ان احد الاحذيه اثقل من الاخر لانه يقع ادنى من الاخر على السجاده |
halıya baktığım zaman boyunca kusmaktan endişeleniyordum. "Yetişkinim. | Open Subtitles | وكلّ الوقت كنت أراقب سجادتي كنت قلقا من ان أتقيّأ |
Hayır. Kavga ediyormuşuz gibi yaparken halıya takılıp düştüm. | Open Subtitles | عندما تظاهرنا بالعراك بسبب المسدس, تعثرت بالسجادة و وقعت, |
halıya ne oldu? | Open Subtitles | ماذا حدث لبساطي ؟ |
halıya, olmaz dostum... | Open Subtitles | -ليس على السجّادة |
Bu halıya bayıldım, çok teşekkürler. | Open Subtitles | هناك. أوه، اللهي، أَحبُّ هذا البساطِ. |