ويكيبيديا

    "halbuki" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • بينما
        
    • في حين
        
    • ومع ذلك
        
    • يُمكن أن يُعثر
        
    • كنت تكسب قوتك
        
    Buraya gelip oğlumu önemsiyormuş gibi yaptı, halbuki tek önemsediği kendisiymiş. Open Subtitles لقد كانت تتظاهر بأنها تهتم بشخص ما بينما هي تهتم بنفسها
    Ve bu nedenledir ki bizim türümüz dünyanın her tarafında zenginleşti. halbuki hayvanların geri kalanı hayvanat bahçelerinde parmaklıkların arkasında çürüyor. TED وهذا هو السبب الذي جعل جنسنا يزدهر في أنحاء العالم بينما بقية الحيوانات تقبع خلف القضبان في حدائق الحيوان.
    Yürümekte olan insanların üçüncü sınıf vatandaş olduğunu, halbuki otomobillerde gidenlerin birinci sınıf vatandaş olduğunu gösteriyor. TED المبين هنا أنا المارة هم مواطنون من الطبقة الثالثة بينما الذين يتنقلون بالسيارات هم مواطنون من الطبقة الأولى.
    Gelenekselci lider ise her zaman doğru olmayı ister, halbuki yaratıcı lider doğru olmayı umar. TED القائد التقليدي يحب دائما ان يكون على صواب، في حين أن القائد المبدع يأمل أن يكون على صواب.
    Gördükleri şey Kanner’ın modelinin çok sığ olduğunu açığa çıkardı. halbuki otizm gerçeği daha renkli ve çeşitli. TED وما لاحظوه أكّد بأن نموذج كانر ضيق الأبعاد، في حين أن التوحد كان نايضاً بالحيوية ومختلفاً.
    İşi kimsenin umursadığı yok, halbuki bu sınıfın işi bu. Open Subtitles لا احد يهتم لبذل الجهد ومع ذلك هذه هي الوسيلة لهذا الصف
    halbuki o adamların benden tek istedikleri aşkı maşkı unutup işime bakmamdı. Open Subtitles ومع ذلك يريدون مني أن... أنسى الحب وأستمر في عملي...
    Hâlbuki aradıkları tek bir gülde ya da bir yudum suda bulunabilir. Open Subtitles ما كانوا يبحثون عنه يُمكن أن يُعثر عليه في وردة منفردة، أو كمية قليلة من الماء.
    halbuki yaptığın başkalarını seyretmekti. Open Subtitles ..كنت تكسب قوتك من مراقبة الآخرين
    halbuki Çin'deki insanlar, devletin doğabilecek problemleri önleyeceğine inanıyor, bu her zaman gerçekleşmese de insanlar inanmaya devam ediyor. TED بينما نجد في الصين أن الناس يعتقدون بأن الحكومة ستمنع حدوث الأزمات، والذي لا يحدث دائما، ولكن الناس يصدقون ذلك.
    halbuki ben, onun müthiş dehasına hayran bir kişi olarak şimdiden iki tane sattım bile. Open Subtitles بينما , فى ذاكرة العبقرى العظيم باع اثنين بالفعل
    halbuki çoğumuz için bu daha genç kimse yalnızca hatıralarda yaşıyor. Open Subtitles بينما بالنسبة إلى معظمنا فإن الشخص الأصغر سناً لا يوجد سوى في ذاكرتنا
    Sen beni bir suçluya çeviriyorsun, halbuki ben tek istediğim önemsiz bir serseri olmak. Open Subtitles أنتي تحوليني إلى مجرم ، بينما كل ما أريده هو أن أكون شقيّ بسيط
    ...halbuki ben iyiyim. Open Subtitles أنكِ لا تعتقدين أنني بخير مع ذلك بينما أنا بخير
    halbuki daha yeni tanıştığım insanlar tekerlekli sandalyedeki sessiz adam resminin ötesini görmek için mücadele ediyorlardı. TED في حين أن أولئك الذين ألتقيت للتو عانوا في رؤيتي أكثر من رجل صامت في كرسي متحرك.
    Aramızdaki uzun süredir çok kederli olmaya alışık olanlarda keder hafiflemeye başladı, halbuki acemilerde, yani böyle hissetmeye henüz alışamayanlarda keder ve depresyon iyice dip yapmıştı TED هؤلاء منا الذين اعتادوا أن يكونوا مكتئبين جدًا لفترة طويلة، بدأ اكتئابهم يقل، في حين أن القادمين الجدد، الذين لم يعتادوا الشعور هكذا أصبحوا أكثر اكتئابًا.
    halbuki burada Scranton'da, koca çayırdaki tek kral köpek hâlâ benim. Open Subtitles في حين هنا في سكرانتون مازلت انا الكلب الاعلى في بركة كبيرة نوعا ما.
    halbuki insanların kalpleri farklı durumlarda farklı çalışır. Open Subtitles في حين أن قلب الإنسان يعمل بطريقة مختلفة وعلي وضع مختلف
    halbuki, bize hediye veren her zaman kader değildir. Open Subtitles ...ومع ذلك ، ليس القدَر من يعطينا الهبات دائمًا
    halbuki bal arıları azınlıktır. TED ومع ذلك ، نحل العسل أقلية.
    Hâlbuki aradıkları tek bir gülde ya da bir yudum suda bulunabilir. Open Subtitles ما كانوا يبحثون عنه يُمكن أن يُعثر عليه في وردة منفردة، أو كمية قليلة من الماء.
    halbuki yaptığın, başkalarını seyretmekti. Open Subtitles (.. كنت تكسب قوتك من مراقبة الآخرين

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد