Aşılama halk sağlığı alanında en kilit teknolojilerden birisi, muhteşem bir şey, | TED | اللقاح هو واحد من اساليب العلاج الأساسية في الصحة العامة, شئ رائع |
Aşılar, 20. yüzyılın halk sağlığı açısından büyük bir başarıdır. | TED | فيُعد اللقاح واحدًا من النجاحات العظمى في مجال الصحة العامة في القرن العشرين. |
Sonrasında, teknolojik gelişmelerin halk sağlığı önlemleriyle birleşmesi gıda miktarı, kalitesi ve çeşitliliğinin iyileştirilmesi ile sonuçlandı. | TED | ثم أدى التقدم التكنولوجي المقترن مع تدابير الصحة العامة إلى تحسين جودة وكمية الحياة، بالإضافة إلى العديد من الأطعمة. |
Bu durum onlara halk sağlığı problemlerini ve en az tehdit eden yollarla kendi çözümlerini, en uyuşan ticari çıkarlarını ifade etmelerine izin veriyor. | TED | يسمح لهم ذلك بتأطير مشاكل الصحة العامة وحلولها بطرق أقل تهديداً، ومنسجمة أكثر مع مصالحهم التجارية. |
halk sağlığı profesörü olarak bana göre ekonomik büyüme, gelişme için en önemli şeydir, çünkü sağkalımın % 80'ini açıklar. | TED | بالنسبة لي النمو الإقتصادي, كبروفيسور صحة عامة هو اهم شئ لتحقيق التطور لأنه يمثل 80 % من أسباب البقاء. |
Ya da gerçek halk sağlığı krizleri olan flört şiddetinin ve cinsel şiddetin temel nedenlerini kaçırıyor olabiliriz. | TED | أو نفوّت أسباب أساسية للعنف الجنسي أو العنف في العلاقات، الذين يشكلون الأزمة الحقيقية للصحة العامة. |
ABD Sağlık Bakanı tecritin halk sağlığı için salgın bir hastalık olduğunu açıkladı. | TED | جراح الولايات المتحدة العام صنف الإنعزال بوباء الصحة العامة. |
Görevim ise o günün misafir konuşmacısı olarak halk sağlığı alanında kariyer yapmanın ne kadar heyecan verici olacağını düşünmeleri için onlara ilham vermekti. | TED | وعملي كان كالمتحدث الضيف لذلك اليوم، هو أن ألهمهم ليدركوا كم هو من المشوّق أن تعمل في الصحة العامة |
diye değil. Ülkelerin halk sağlığı alanındaki temel kapasitelerini geliştirmelerine yardımcı olmak için yeterince yatırım yapmadık. | TED | لم نستثمر بما فيه الكفاية في مساعدة الدول لتطوير قدرتهم الأساسية في مجال الصحة العامة. |
halk sağlığı otoriteleri onun dediklerini tamamen göz ardı ediyorlardı. | TED | ولقد تجاهلت سلطات الصحة العامة ما ذهب إليه تماماً. |
Sonra da halk sağlığı tedbirlerinin bu virüsü zapt edebilmesinden daha hızlı biçimde çoğaldı. | TED | حيث أنه انتشر حينها بشكل أسرع من قدرة تدابير الصحة العامة على احتوائه. |
halk sağlığı konusunda aldığım bir kursun sayesinde 1 ay misafir öğrenciydim. | TED | كنت طالبا زائراً لفترة شهر واحد في دورة عن الصحة العامة |
Bu halk sağlığı bakış açısına göre bu hiç de mantıklı değil. | TED | وهذا امرٌ غير منطقي على الاطلاق من وجهة نظر الصحة العامة |
Sıtma en büyük halk sağlığı sorunlarından birisi. | TED | الملاريا هي أحد مشاكل الصحة العامة الكبرى. |
Avrupa Birliği Kabil temsil kurulu buna dahil oldu ve halk sağlığı Bakanlığı bünyesinde çalışmak ve bu yaklaşımın lobisini yapmak için benimle anlaştı. Başardık. | TED | ومن ثم قامت البعثة الاوروبية بتكفل مشروعي وعملت مع وزارة الصحة العامة لكي ندعم هذا الحل ونجحنا |
Size bir başka örnek, Mısır, halk sağlığı alanındaki en gizli kalmış muhteşem bir başarı. | TED | انظروا الى قصة أخرى .. الى مصر مثلاً انه الانجاز العظيم المتخفي في الصحة العامة |
Sokak ve halk sağlığı Hizmetleri Bölümü'nden doğruladım. | Open Subtitles | لقد تأكدت من الأمر مع البلدية وإدارة الصحة العامة. |
Acil durum kuralları altında, halk sağlığı adına cesetler toplu halde yakılırlar. | Open Subtitles | تحت تشريع طارئ لأجل الصحة العامة يمكن للموتى الحرق بشكل جماعي |
Herhangi bir teşhis durumunda halk sağlığı Başkanlığı'na bildirilmeli. | Open Subtitles | سيتم تبليغ أيّ حالة مُشخّصة لقسم الصحة العامة. |
Kısıtlı yerel su kaynaklarından yapılan ve halen obezite ile uğraşan bir ülkede plastik şişeden içilen şekerle tatlandırılmış içeceklerin tüketimini artırarak, bu ne halk sağlığı ne de çevre açısından sürdürülebilir bir durum değildir. | TED | عن طريق زيادة استهلاك المشروبات المحلاة بالسكر مصنوعة من إمدادات مياه محلية شحيحة وتشرب من قوارير بلاستيكية في بلد يصارع السمنة سلفاً، ليس هذا مستداماً من وجهة نظر صحة عامة ولا وجهة نظر بيئية. |
halk sağlığı için mantıklı olanı biliyoruz. | TED | وتم معرفة ما هو منطقي بالنسبة للصحة العامة |
Bu durum, Çin'de bir halk sağlığı problemine sebep oldu. Çünkü insanlar afyona bağımlı olmuştu. | TED | الذي سبَّبَ مشكلة صحية عامة في الصين أدت إلى إدمان الناس في الصين على المخدرات. |
Redemption, şehirdeki en büyük ücretsiz halk sağlığı hastanesidir. | TED | إنها "مستشفى ريدمبشن" الأكبر مستشفى الصحية العامة المجانية في المدينة. |