| - Beni anlamıyorsun sen. Hallen'le tamamıyla aynı şeyleri söyledi. | Open Subtitles | قال نفس كلام (هالين)، انظر لقد استجوبتُ الكثير من الحمقى |
| - Olay yerine göre, kongre üyesi Hallen'in oğlu, Jamie. | Open Subtitles | وفقاً لوحدة التحقيق، ابن عضو الكونغرس (هالين)، (جيمي) |
| Şunu demek istiyorum, Jamie Hallen'in arabasında iki farklı parmak izi vardı. | Open Subtitles | كما أسلفتُ الذكر، كان هنالك مجموعتان من البصمات على سيارة (هالين)، |
| Bence Bannerman, Hallen ile bir şeyler yapıyor. | Open Subtitles | أعتقدُ أن (بانيرمان)، كان يفعل شيئاً مع (هالين) |
| Jamie Hallen, uçaktaki tek yolcuymuş. | Open Subtitles | (جيمي هالين) هو الراكب الوحيد حسب القائمة |
| - Hallen Svaden Svanson Bloom. | Open Subtitles | يونسن تالين هالين سفادين سفانسن بلوم) |
| - Bizim cinayet kurbanı Claire Ryan'in kongre üyesi Hallen'in oğlu Jamie'yle bağlantısı var. | Open Subtitles | -ضحية جريمة القتل (كلير راين )... إنّها متصلة بابن عضو الكونغرس (هالين)، (جيمي) |
| - Jamie Hallen kazayı Roosevelt yolunda mı yaptı? | Open Subtitles | -جيمي هالين) اصطدم في شارع (روزفيلت) |
| Ayrıca dedektif, kongre üyesi Hallen ile konuşurken telefonunu bir yere bırak. | Open Subtitles | عندما ستتحدث مع عضو الكونغرس (هالين) |
| Jamie Hallen, iki gece önce evinizdeki partideydi. | Open Subtitles | (جيمي هالين)... كان في الحفلة ببيتكَ، قبل ليلتان |
| Jamie Hallen böyle öldü işte. | Open Subtitles | هكذا مات (جيمي هالين) |
| Bay Hallen, bu beyefendi Thomas Paine. | Open Subtitles | سيد (هالين)، هذا (توماس بين) |
| - Davis, ben Jim Hallen. | Open Subtitles | -ديفس)، (جيم هالين) يتحدث)" " |