Bu müşteriler bir günde benim bir ayda kazanabileceğimden daha fazla para harcıyorlar. | Open Subtitles | هؤلاء الزبائن يضيعون الكثير من المال في اليوم أكثر من الذي يمكن أن أجمعه في شهر |
Biz burada tartışırken, onlar stüdyoda vakitlerini boşa harcıyorlar. Olur dedim. | Open Subtitles | اننا هنا نتجادل و هم هناك يضيعون الوقت في الاستديو لقد قلت نعم |
Onlar tüm yaşamlarını bir bebek yetiştirmeye harcıyorlar ha, niye? | Open Subtitles | انهم يقضون كل وقتهم في محاولة لتربية أطفالهم, و مادا |
Füzelerini boşa harcıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يهدرون القذائف |
Uçak bileti, otel, avukat derken yığınla para harcıyorlar. | Open Subtitles | لذا,فقد صرفوا ثروة كبيرة على الرحلات, الفنادق, المحامون, |
Eski kalıntıları saklamak ve kemik bulmak gibi şeylere para harcıyorlar. | Open Subtitles | إنهم ينفقون المال للحفاظ على ممتلكات قديمة و إيجاد العظام و أشياء كهذه |
Ve senin cinayet masan, onun Freebo olduğunu düşünüp ölü bir adamı arayarak zaman ve enerji harcıyorlar. | Open Subtitles | "وفرقتك تعتقد أن القاتل هو "فريبو وهم يضيعون الوقت والطاقة بالبحث عن رجل ميت |
Neden bu kadar çok kurşun. harcıyorlar? | Open Subtitles | لماذا يضيعون الكثير من الرصاصات ؟ |
Her güzel geceyi aşkla harcıyorlar | Open Subtitles | "يضيعون كل ليلة جميلة على الغراميات" |
Bir de insanlar Yellowstone'a gitmek için zaman harcıyorlar. | Open Subtitles | وعندما تفكرين تجدين بعض الناس يضيعون وقتهم (في الذهاب لنهر (يلو ستون |
Bence boşa zaman harcıyorlar. | Open Subtitles | تخميني هو، أنهم يضيعون وقتهم. |
Zamanlarını boşa harcıyorlar... | Open Subtitles | إنهم يضيعون الوقت |
Vakitlerinin bir yarısını kavgayla, diğerini de barışmakla harcıyorlar. | Open Subtitles | يقضون نصف الوقت و هم يتعاركون و النصف الآخر و هم يتصالحون |
Çoğu maymun türü gibi onlar da sosyal yaratıklar ve vakitlerinin çoğunu birbirlerini temizleyerek harcıyorlar. | Open Subtitles | كغالبية القردة هؤلاء كائنات إجتماعية يقضون الكثير من الوقت للعناية ببعضهم البعض |
Neden vakitlerini onunla harcıyorlar? | Open Subtitles | لماذا يهدرون وقتهم معهُ؟ |
Zamanlarını harcıyorlar. | Open Subtitles | ولكنهم يهدرون وقتي. |
- Neye para harcıyorlar! | Open Subtitles | -على ماذا صرفوا أموالهم |
Alın teriyle kazandıkları parayı mükemmel kadını görmek için harcıyorlar. | Open Subtitles | إنهم ينفقون أموالهم التي اجتهدوا لربحها مقابل رؤية امرأة فاتنة للغاية |
Benim paramı harcıyorlar. | Open Subtitles | إنهما ينفقان كل أموالي. |
Çantayı açmak için o kadar vakit harcıyorlar ve sonra birden bakıyorlar ki anahtar onlarda! | Open Subtitles | أهدروا الكثير الكثير من الوقت في محاولة فتحه، وفجأة! وجدوا أن لديهم المفتاح طوال الوقت |
Kadınlar zamanlarını ya suyun peşinde... ...yada çocuklarının ölümünü izlemek için harcıyorlar. | TED | ولا ينبغي للنساء قضاء أربع ساعات يوميا في البحث عنه، أو مشاهدة أطفالهم يموتون. |
Bu yüzden, onların DNA'sının içinde bir şey olmalı onların metobolik stresle başa çıkmalarını sağlayan, özellikle uçarken. Onlar aynı boyuttaki bir memeliye göre üç kat daha fazla enerji harcıyorlar, ancak sonuçları veya etkilerinden muzdarip görünmüyorlar. | TED | لذلك لابد من أن لديها شيء في حمضها النووي يمكنها من التعامل مع ضغوطات الأيض، المتمثلة أساسا بقدرتها على الطيران. إنها تبذل ثلاثة أضعاف الطاقة مقارنة مع حيوان بنفس الحجم، دون أن تعاني من العواقب أو الآثار السلبية لذلك. |