Taksim, taksim bilgi almak için buraya gelmeye daha fazla benzin harcamayacağım, şu andan itibaren sen bir şey biliyorsan, ben de bileceğim. | Open Subtitles | لهزم تحالف جديد لن أهدر مزيد من الوقود بالمجيء |
Scott, Seninle bu yatakta, mezuniyet gününü harcamayacağım bizim sınıfın geri kalanı Adam'ın evinde parti yaparken. | Open Subtitles | لن اضيع حفلة التخرج معك بالفراش وهناك حفلة في بيت ادم |
Eve geri dönmek için ödemem gereken bir bedeldi. Artık motellere tek kuruş harcamayacağım. | Open Subtitles | لقد فعلت هذا لأعود إلى منزلي لن أنفق فلساً آخر على الفنادق |
Yaşamak için sadece 24 saatim var ve onu burada harcamayacağım. | Open Subtitles | عندي اجازة 24 ساعة فقط ولن أضيعها في هذا المكان |
O benim için öyle. Artık bunun için zaman harcamayacağım. | Open Subtitles | هذا الأمر لأجلي لن أضيع مزيداً من الوقت على هذا |
Anlaşmayı ister imzala ister imzalama ama senin gibi bir parazitle bir saniye daha harcamayacağım. | Open Subtitles | يمكنك التوقيع إذا اردتي ولكنني لن أقضي ثانية أخرى بالتعمال مع شخص يملك عقل طفل مثلك |
Gelecek yıl değerli zamanımı Tılsım dersinde harcamayacağım demek oluyor. | Open Subtitles | لنقل وحسب أنـّكم لن تروني أضيع وقتي في دراسة التـّعاويذ ، العام المقبل. |
Zamanımı yanlış bir insanla harcamayacağım. | Open Subtitles | انا لا اريد ان اهدر وقتي مع الشخص الخاطئ |
Vaktimi harcamayacağım. Ruhlara danışacağım ve sonra kaplıca merkezinde pedikür yaptıracağım. | Open Subtitles | لن أهدر وقتي، سأستشير الأرواح ثم سأكون في المنتجع لأعتني بأظافر قدميّ. |
Karşı sorgulama eğitimi aldığını biliyorum, seni oyuna getirip bilgi almaya çalışarak zamanını harcamayacağım. | Open Subtitles | أعلم أنك مُدرّب على مكافحة الإستجوابات لذا أنا لن أهدر وقتك محاولة لإستخراج معلومات عنك |
Ama bana verilen bu ikinci şansı boşa harcamayacağım. | Open Subtitles | ولكني لن أهدر الفرصة الثانية التي منحت لي |
Ve bende seninle bu konuyu tartışarak vaktimi harcamayacağım. | Open Subtitles | وانا لن اضيع وقتي في اشراككم في هذا الموضوع. |
Zamanımı harcamayacağım. Kes sesini siktirtme belanı. | Open Subtitles | لن اضيع وقتي معك , لذا اغلقي فمك ايتها المعتوه |
Hayır. Bu zırvalara daha fazla para harcamayacağım. | Open Subtitles | لا، لن أنفق مزيدا من المال على هذه القمامة |
Dur, dur. Başka bir piçe daha para harcamayacağım. | Open Subtitles | انتظر, أنا لن أنفق مالي على حقير آخر. |
- Evet efendim, boşa harcamayacağım. | Open Subtitles | لا، يا سيّدي، لن أضيعها. |
Boşuna harcamayacağım. | Open Subtitles | ولن أضيعها. |
Vaktimi senin ve eski koçum gibi donat.. ...yiyerek harcamayacağım. | Open Subtitles | و لن أضيع حياتي بأكل الدونات مثلك و مدربي السابق |
Umarım, tamam, bunun üzerinde çok zaman harcamayacağım, ama üzerinde konuşmak istediğim bir yazar kitap yayımladığında yayın süreci karmaşık olduğundan | TED | آمل ذلك، حسناً، لن أضيع وقت طويل حول ذلك، لكن ما أرغب بالحديث عنه هو بعض الإنقطاع الذي يظهر عندما ينشر مؤلفاً كتاباً |
Hayatımın geri kalanını omzunun arkasından bakarak senin kurşununun ortaya çıkmasını bekleyerek harcamayacağım. | Open Subtitles | لن أقضي بقية حياتي أترقب خلفي في إنتظار ظهور رصاصتك. |
Anlaşmayı ister imzala ister imzalama ama senin gibi bir parazitle bir saniye daha harcamayacağım. | Open Subtitles | لذا، وقعي ذلك الاتفاق أو لا توقعي لكنني لن أقضي أي ثانية أخرى في التعامل مع طفيلية مثلك |
Gelecek yıl değerli zamanımı Tılsım dersinde harcamayacağım demek oluyor. | Open Subtitles | لنقل وحسب أنـّكم لن تروني أضيع وقتي في دراسة التعاويذ ، العام المقبل. |
Onları yanlış biriyle tanıştırarak ailemin zamanını da harcamayacağım. | Open Subtitles | ولا اريد ان اهدر وقت والدي لتقديمهم الى شخص غريب |
O yüzden zaten üzerinde ciddi ciddi düşündüğün bir konu hakkında seni konuşarak ikna etmek için zamanımı boşuna harcamayacağım. | Open Subtitles | وإمرأة تعرف ربها، فلن أضيع وقتكِ بمحاولة إقناعكِ بأمر من الواضح أنكِ فكرتِ به مليًا |
Artık seni savunarak zaman harcamayacağım. | Open Subtitles | وأنا لن أضيعَ وقتي لأدافع عنكَ الأن |