Bu mekanizmalar, mahkumları adam etmenin harika bir yolu olarak görüldü. Değirmenlere güç sağlanması, Napolyon Savaşları’ndan dolayı daralan İngiliz ekonomisinin yeniden inşa edilmesine de fayda sağladı. | TED | كانت هذه الأجهزة تعتبر وسيلة رائعة لتهذيب السجناء، كما أن فائدتها الإضافية المتمثلة في تزويد المطاحن بالطاقة، ساعدت في إعادة بناء الاقتصاد البريطاني الذي دمرته الحروب النابليونية. |
Ve eğer Doğa Eksikliği Bozukluğunu tedavi etmek istiyorsak, Bence bu, bunu yapmanın harika bir yolu. | TED | وإذا كنا نريد علاج أنفسنا NDD ، أو اضطراب نقص الطبيعة ، وأعتقد أن هذا هو وسيلة رائعة للقيام بذلك. |
Hikayenizi anlatmanın başka harika bir yolu da çocuklarınıza onların nereden geldiklerini anlatmaktan geçer. | TED | طريقة رائعة إخرى لتخبر قصتك هو أن تطلع أطفالك عن المكان الذي جاءوا منه. |
Yolculuk etmenin çok harika bir yolu. Bir tane benim de olabilir mi? | Open Subtitles | أعني أنها طريقة رائعة للسفر هل أستطيع الحصول على احده؟ |
Kentsel tavukçuluk, karbon salınımını azaltmanın harika bir yolu. | Open Subtitles | تربية الدواجن في المناطق الحضرية طريقة رائعة للحد من بصمتنا الكربونيّة |
Hayatı yaşamanın harika bir yolu, değil mi? | Open Subtitles | يا لها من طريقة رائعة لأعيش حياتي |
(Gülüşmeler) Cümleye başlamanın harika bir yolu. | TED | (ضحك) إنها طريقة رائعة لبدأ الحديث. |
Bay Bray, yeni sevgilinizin saatini tamir etmek onu etkilemenin harika bir yolu olabilir ama burada işiniz beni etkilemek. | Open Subtitles | يا سيد (براي)، أفهم أنّ إصلاح ساعة حبيبتك الجديدة قد تكون طريقة رائعة لإبهارها... لكن هنا، عملك هو إبهاري. |