Tam olarak sayılmaz. Füze yeterince hasar verdi ve uçak düşene kadar arkasında enkaz bıraktı. | Open Subtitles | ليس تماماً، لقد سبب الصاروخ ضرراً كافياً ليجعل الطائرة تترك أثراً للحطام أثناء الهبوط |
Sen teröristleri böceklere benzeterek kendini rahatlatıyor olabilirsin ama onlar bugün bize çok büyük hasar verdi. | Open Subtitles | هم كالإرهابيين وتكاثر الحشرات لقد ألحقوا بنا ضرراً كبيراً اليوم |
Kaza beynindeki zayıf bir bölgeye hasar verdi. | Open Subtitles | سبّبَت الحادثة ضرراً في بقعة ضعيفة في دماغه |
Vücudu iflas ediyor. Gisborne'un bıçağı iç organlara hasar verdi. | Open Subtitles | . سكين (غيسبون) سبب ضرراً بالداخل . يجب أن أفتح الجرح |