Hayatımın üç yılını bir hastane yatağında geçirdim okumak hariç bir şey yapmadan. | Open Subtitles | أمضيت ثلث حياتي في سرير مستشفى لا أفعل شيئا سوى القراءة |
Bir hastane yatağında floresan ışıklar altında insanların uğrayıp ava aval bakarak nasıl göründüğüm konusunda yalan söylemelerini dinleyerek yavaş yavaş ölmeyeceğim. | Open Subtitles | لن أموت ببطء على سرير مستشفى تحت إضاءة فاتحة مع ناس يحدقون ببله |
Küçük bir kızken hastane yatağında yalnızken korkuyordum. | Open Subtitles | كنت فتاه صغيرة وحدى فى فراش مستشفى وكنت خائفة |
hastane yatağında öylece uzanıp hemşirelerin sünger banyosu yaptırmasını mı istiyorsun? | Open Subtitles | التمدد على سرير المستشفى وأن تحصل على حمام بالإسفنج من الممرضات |
Bense hastane yatağında, telefonun sesinden kaçamadan yatıyordum. | Open Subtitles | و رقدت فى فراش المستشفى لا أستطيع الحراك بسبب هذا الرنين |
Evet. Kardeşini hastane yatağında bırakıp gidecek bir insan değilsin sen. | Open Subtitles | أجل، ليست من طبيعتك أن تتركي أخاك على فراش المستشفى وترحلي |
Olay şu ki, eğer bütün gün bir hastane yatağında yatarsanız tek yapacağınız şey tavanı seyretmektir ki, epey berbat bir deneyim bence. | TED | والنقطة هي عندما تكون ملقىً في سرير المستشفى كل يوم، كل ما تفعله هو إالنظر إلى السقف، وانها تجربة قذرة بالفعل. |
Vücudun uykudaydı. 12 yıl boyunca o hastane yatağında uyuyordu. | Open Subtitles | جسدك كان ساكِن كل تلك السنوات مستلقي على سرير المشفى. |
Sen hastane yatağında yatmanın ne kadar nadir birşey olduğunu bilmiyorsun. | Open Subtitles | لن تشعر بقيمتها حتى تُرقد بمستشفى |
Belki. hastane yatağında ifaden alınırken sen karının gözlerinin içine bakma riskine girecek misin? | Open Subtitles | ربما , هل ستخاطر بنظرة زوجتك في عينيك بينما أنت مقيد في سرير مستشفى ؟ |
Zaten söyledim ya. Bir hastane yatağında yatmayacağım. | Open Subtitles | ،لقد قلتها من قبل لن يضعوني في سرير مستشفى ما |
Şimdi annen bir hastane yatağında yatıyor. | Open Subtitles | أمك الآن مستلقية على سرير مستشفى |
hastane yatağında bir kurşun yarası ile yatan bir katil vardı. | Open Subtitles | كان هناك قاتل راقد في فراش مستشفى بجرح رصاصة. |
hastane yatağında bir kurşun yarası ile yatan bir katil vardı. | Open Subtitles | {\pos(190,230)}كان هناك قاتل راقد في فراش مستشفى بجرح رصاصة. |
Kız kardeşim bir hastane yatağında öldü ve böyle olması gerekmiyordu. | Open Subtitles | اختي ماتت على سرير المستشفى ، و لم يكن من المفترض ان يحصل ذلك |
O hastane yatağında yatmak çok tuhaf bir duyguydu. | Open Subtitles | نومي على سرير المستشفى . شعرت ان هناك لاأمل لي |
hastane yatağında kolunda serum omurganda bir kurşun olmadığı takdirde maça gitmemezlik edemezsin. | Open Subtitles | لن تفوت أي مباراة إلا إذا كنت مستلقيا على سرير المستشفى ورصاصة في دماغك |
Bense hastane yatağında, telefonun sesinden kaçamadan yatıyordum. | Open Subtitles | و رقدت فى فراش المستشفى لا أستطيع الحراك بسبب هذا الرنين |
Arkadaşın aşağı katta bir hastane yatağında yatıyor. | Open Subtitles | صديقك على فراش المستشفى في الطابق السفلي |
Bir hastane yatağında öylece yattı ve epey uzun bir zaman boyunca tavanı seyretti. | TED | فقط استلقى في سرير المستشفى ، و نوعاً ما ، حدَّق في بلاط البوليسترين بالسقف لفترة طويلة جداً. |
Bu sabah onu terk etti ve şu an bir hastane yatağında oynaşıyorlar. | Open Subtitles | في الصباح انفصل عنها والآن تداعبه في سريره في المشفى |
Bir hastane yatağında uyandım. | Open Subtitles | ...استيقظت على فراش بمستشفى |