| Bu yüzden süper-zeki makinelerden önce bunu hatasız yapmamız gerekiyor. | TED | لهذا لدينا دافعٌ حقيقيٌّ لإتمام الأمرِ دون أخطاء حتّى قبلَ أن نتمكّن من اختراعِ أيّ آلة خارقِة الذكاء. |
| Hep lider peşinde koştunuz, kuvvetli, hatasız adamların. | Open Subtitles | إبحثوا دائما عن القاده رجال أقوياء بدون أخطاء |
| Her iki partner hatasız ve uyum içinde sergilerse, o zaman, bütün hareketlerin en samimi olanları ortaya çıkar. | Open Subtitles | لو رقص الشريكان بدون أخطاء ، وبتوافق حينها يأتي أخيراً أكثر الأفعال جميعها حميمية. |
| Senin adın benim hastalarımdan biriyle bağlantılı olursa hatasız olursan iyi edersin yoksa bu bebeği cezan için satmak zorunda kalırsın. | Open Subtitles | ولكن اسمك اذا ظهر مرة أخرى مع أحد مرضاي عملك يجب أن يكون بلا عيوب |
| Tabi ki, o ekibimizin umudu ve hayali... hatasız saha kaydı. Kusursuz. | Open Subtitles | هي آمال وأحلام فريقنا لديها سجل بلا عيوب إنه مثالي |
| Ortada bir savaş varsa, hatasız taraf yoktur. | Open Subtitles | لا احد منكم معصوم من الخطأ ان الحرب تتطلب طرفان ليقوموا بها |
| Eğer şöyle diyebilirsen küçük, maalesef, çok kısa bir dua edersen hatasız olacak ne önce hanginizin ölmesine karar verebilirsin ne de...ayrıca bu daha ilgini çekecektir. | Open Subtitles | لو تمكنت من قول هذا الدعاء القصير لسوء الحظ معكوساً بلا أخطاء |
| Yoldaş, Güney'deki görevini hatasız yaptığını sanıyordum. | Open Subtitles | أيّها الرفيق، لا تظن بأن ليس لديّك أخطاء في الجنوب. |
| Biri uçağı düşürdü ve olaya kaza süsü verdi, planı hatasız uygulama becerisi olan biri. | Open Subtitles | الآن , شخص ما قد خطط لهذه العملية لتحطيم الطائرة بحيث يبدو الحادث عرضيا شخص متخصص في القيام بهذا دون الوقوع في أية أخطاء |
| hatasız, çünkü pratik yapıyorum. | Open Subtitles | قطبها بلا أخطاء أحتاج إلى العمل - أجل , انها بلا أخطاء - |
| Ölüm cezası, yargı sisteminin hatasız olduğu varsayımına dayanır oysa sürekli hata yapılıyor yani masum insanlar ölmeye devam edecek. | Open Subtitles | عقوبة الإعدام، يستلزم أن تكون بلا أخطاء من قبل النظام القضائي حيث ترتكب الأخطاء فيه دائماً وهذا يعني أن الأبرياء سوف يستمرون بالموت |
| Her şeyin kitabına göre, hatasız halledildiğinden emin olmak istedim. | Open Subtitles | أردتُ أن أتأكّد مِن تولّي كلّ شيء على أكمل وجه... وفق القانون، ودون أخطاء |
| hatasız, kusursuz ve dikkatli olmalısın. | Open Subtitles | - يجب أن يظلّ هذا أمرًا سري يجب أن يكون أمنًا بلا أخطاء |
| Bu elle hatasız çalışmak bayağı zor olur. | Open Subtitles | "بدون أخطاء" من الصعب تماماً تنفيذها بيد كهذه. |
| Bu sefer hatasız olacak. | Open Subtitles | هذه المرة بلا أخطاء ؟ |
| Bu kısa duayı hatasız tekrarlarsan sondan başa doğru kimin önce silahı sola vereceğine karar verebileceksin. | Open Subtitles | ...لو تمكنتى من تلاوة الصلاة التالية، والتى هى أقصر بكثير ...من البداية للنهاية بدون أخطاء ...لن تحددى فقط من سيكون من نصيبه الضربة الأولى |
| Marell kararlı ama ben bilmiyorum. hatasız bir ekleme gibi. | Open Subtitles | (ماريل) مصمم، ولكني لست متأكداً لا يبدو وجود عيوب بالزرع |
| Ham Smith ve Clyde Hutchison küçük çapta hatasız DNA yapımı için bazı yöntemler geliştirdiler. | TED | لذا قام هام سميث وكليد هاتشيسون بتطوير طرق جديدة لعمل حاملات الصفات الوراثية (DNA) بدون عيوب على المستويات الصغيرة. |
| Sevgilim hatasız biri olduğumu düşünecek | Open Subtitles | فتاتي ستعتقد أنني ليس بي عيوب |
| # Sevgilim hatasız biri olduğumu düşünecek # | Open Subtitles | فتاتي ستعتقد أنني ليس بي عيوب |
| Kimsenin hatasız olmadığını söylüyor | Open Subtitles | تقول انه لا يوجد أحد معصوم من الخطأ |