Bu yüzden 87 kişinin olduğu bir sınıfta çok defa hayallere dalıyordum. | TED | لذلك، بالجلوس مع 87 شخصاً آخر في نفس الفصل، كنت أدخل في أحلام اليقظة بكثرة. |
Lagos büyük hayallere ilham vermekte, liderlerinde bile ve birbirini takip eden hükümetler, yoksulluğun olmadığı bir megakente ulaşma isteğini ilan etti. | TED | أنتم ترون، لاغوس تخلق أحلام كبيرة، حتى عند قادتها، وحكوماتها المتتالية قد أعلنت طموحاتها تجاة مدنٍ ضخمةٍ حيث لا يوجد فقر فيها. |
Eskiden, tembel insanları boş boş hayallere sürükleyen gökyüzündeki altın renkli küçük şeylerden ibaretlerdi sadece. | Open Subtitles | اعتادوا أن يكونوا مجرد أشياء ذهبية في السماء والتي تدفع بالناس الكسولة إلى أحلام فارغة. |
hayallere, yanılsamalara ve yalanlara. | Open Subtitles | للأحلام و الأوهام و الأكاذيب |
Dunyamda yer yoktu hayallere | Open Subtitles | "لا يوجد متسع للأحلام في عالمي |
Kimse hayallere kapılmasın hiç. Bunun bir bedeli olacak. | Open Subtitles | لا يتوهّمن أيّ منّا، ستكون هنالك عواقب |
Bazen, mutluluğun doruklarında en tatlı hayallere dalmışken ve her şey tam tıkırında giderken en akla gelmez felaketler üzerimize çöküverir. | Open Subtitles | أحياناً في ذروة أحلام يقظتنا، عندما يبلغ فرحنا قمته، عندما تتعدل كل أحوالك، تحل علينا أفظع الكوارث الغير متوقعة |
Sürekli bu aptal şeylerle ilgili hayallere dalıyorum. | Open Subtitles | أستمرّ بالاستغراق في أحلام اليقظة حول هذه الأشياء الغبية جدا |
Hayır, hayallere dalmam sadece seks, hoş erkekler ve seks hayalleri... | Open Subtitles | لا، أنا لا أستغرق في أحلام اليقضة000 ماعدا حول الجنس الرجال الجميلة والجنس000 |
Çünkü senin hayallerin insanların afyonlu kek yedikten sonra kurdukları hayallere benziyor. | Open Subtitles | لأنك يوجد لديك أحلام من النوع الذي يصيب الناس بعد أن يضعوا الأفيون في الكعك |
Her zaman peşimde,beni farklı hayallere götürür. | Open Subtitles | دائما هو خلفي، يوقظني دائما خارج أحلام اليقظة |
Farkına varana kadar, kendini hayallere dalmış ve aslan yeleli ve terlikli* çıplak adamı üstünde pis işlerini yaparken zar zor fark ederken buluyorsun. | Open Subtitles | قبل ان تدرك هذا تجد نفسك تحلم أحلام اليقظة بالكاد تلاحظ الرجل العاري مع الذقن السيء وتقلب وجه للقيام بعمله القذر وهو جالساً عليك |
Tüm umutlarımızı bir takım boş hayallere bağlamamızın akıllıca olacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنه من الصائب أن نعلق أحلامنا على أحلام من وهم هل تعلق أحلامك على هذا ؟ |
Ve bazen büyük hayaller seni bütün olarak ele geçirir. Eğer onları küçük hayallere dönüştürmezsen. | Open Subtitles | و أن الأحلام الكبيرة قد تبتلعك أحيانا إذا لم تحوليها إلى أحلام صغرى |
hayallere dalmak ders programımızda olan bir şey değil Heather. | Open Subtitles | أحلام اليقظة ليست جزءا من المنهج هنا، هيذر. |
Eskiden, tembel insanları boş boş hayallere sürükleyen gökyüzündeki altın renkli küçük şeylerden ibaretlerdi sadece. | Open Subtitles | اعتادوا أن يكونوا مجرد أشياء ذهبية في السماء والتي تدفع بالناس الكسولة إلى أحلام فارغة. |
- hayallere, Gordon. | Open Subtitles | للأحلام جوردن |
Kimse hayallere kapılmasın hiç. Bunun bir bedeli olacak. | Open Subtitles | لا يتوهّمن أيّ منّا، ستكون هنالك عواقب |