Neden öfkeli bir anne, genç kızının hayatını kurtarmayı reddettiğini iddia ediyor acaba? | Open Subtitles | إذا لماذا كانت لدي أم غاضبة تدعي أنك رفضت إنقاذ حياة ابنتها المراهقة؟ |
Wallace operasyon sırasında ölüdürüldü, ama polis bir sonraki kurbanının hayatını kurtarmayı başardı, kara kuvvetleri çavuşu Karl Simmons, | Open Subtitles | (والاس) قتل أثناء الغارة، لكن الشرطة تمكنت من إنقاذ حياة ضحيته القادمة، رقيب أول (كارل سيمونز)، |
Eugene Dobbins'in hayatını kurtarmayı denedim. | Open Subtitles | حاولتُ إنقاذ حياة (يوجين دوبز) |
Yerine bir şey vermeden onun hayatını kurtarmayı bekleyemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تتوقعي إنقاذ حياته بدون إعطاءشيءآخرليحلمكانها. |
Chloe'nin kanından nakil yapmak onun hayatını kurtarmayı sağlayabilir. | Open Subtitles | "نقل دم "كلوى قد يساعد فى إنقاذ حياته |
Bayan Roberts'in hayatını kurtarmayı başarıyorsun. | Open Subtitles | وتمكنتَ من إنقاذ حياة الآنسة (روبرتس) |