Hayatta yalnızca tek bir ideali olan ve hayatları boyunca sadece onu yapmak isteyen kimseyi tanımıyorum. | TED | لا أتخيل أن هناك شخص لديه اهتمام واحد فقط في الحياة، وأن هذا هو كل ما يريدون القيام به في حياتهم. |
Evet, hayatları boyunca bazı zaferler ve sonra da... | Open Subtitles | بعض المضطهدين ينتصرون في حياتهم, وعندئذ يكونون هم, |
İnsanlar hayatları boyunca bu tür değerlendirmelerin halka açılmasını bekler. | Open Subtitles | الناس تنتظر طوال حياتهم لرؤية مثل هذا التقييم يظهر للجمهور |
hayatları boyunca kendi kimliklerini bulmaya çalışmış birer birey onlar. | Open Subtitles | هما شخصان في الغالب عانيا طوال حياتهما لإيجاد هوية شخصية |
Çocukları Malezya'ya gönderilirdi. Oradan da hayatları boyunca değişmiş olarak dönerlerdi. | TED | كان سيتم أخذ أطفالها الى ماليزيا و سيعودون مختلفين لبقية حياتهم. |
hayatları boyunca yılanlardan korkmuş bu insanlar artık "Şu yılanın ne kadar güzel olduğuna bak." gibi şeyler söylüyorlardı. | TED | هؤلاء الأشخاص الذين صاحبهم طيلة حياتهم خوف من الأفاعي أصبحوا يقولون أمور مثل أنظر كم هي رائعة هذه الأفعى |
Evet, hayatları boyunca birilerini öldürdüklerini unutmasınlar diye. | Open Subtitles | نعم، ليتذكروا لباقي حياتهم أنهم قتلوا شخصا ما. |
Fakir insanlar hayatları boyunca geçici yerlerde yaşamıştır. | TED | يعيش الفقراء حياتهم كلها في مساكن مؤقتة. |
İhmal eden annelerin yavrularında tam ters bir sonuç ortaya çıktı. Bu yüzden hayatları boyunca strese karşı daha hassas hale geldiler. | TED | في حين حصلت جراء الأمهات المهملة على نتائج معكوسة حيث أصبحت أكثر حساسية للتوتر خلال حياتها. |
Kapan kaplumbağalar ve ormanın diğer sakinleri için bu, hayatları boyunca bir kez görme şansına erişecekleri bir ziyafettir. | Open Subtitles | من قبل السلاحفِ وسكان الغابة الآخرينِ انهم محظوظون برؤية هذا التجمع لمرة واحدة في حياتهم |
Çoğu Amerikalının hayatları boyunca yaşayacağı en büyük kriz bu. | Open Subtitles | هذه أكثر أزمة عمقاً سيواجهها الأمريكيون في حياتهم |
Her insanın, hayatları boyunca 3 kez milyon dolarlık fikir yakaladığını söylerler. | Open Subtitles | يقولون أن كل شخص لديه ثلاثة ملايين فكرة في حياتهم |
ve Kalender toplumu tüm hayatları boyunca yaşadığı bu acımasız ve barbarca geçmişi silecek. | TED | وسيتخطى الكالاندريون كل هذا الماضية الوحشي البربري الذي عاشوه طوال حياتهم. |
İnsanlar hayatları boyunca pek çok şey düşünür. | Open Subtitles | يفكّر الناس بالكثير من الأشياء طوال حياتهم. |
Şuna bak. hayatları boyunca bu ormanlarda avlandılar. | Open Subtitles | انهما يصطادان في هذه الغابات طوال حياتهما |
hayatları boyunca diplerinde olsaydın böyle zeki olamazlardı. | Open Subtitles | وما كانا لتفعلا ذلك لو كنتِ تحومين حولهما طوال حياتهما |
Eğer hayatları boyunca bakabileceklerse bir hafta sonu da bakabilirler. | Open Subtitles | إذا كانوا يريدون رعايتهم لبقية حياتهم فبإمكانهم فعل ذلك للعطلة |
Tecavüze uğrayacaklar, dövülecekler ve tekrar tecavüze uğrayacaklar, hayatları boyunca. | Open Subtitles | حيث سيتم ضربهم واغتصابهم و اغتصابهم مرة أخرى لبقية حياتهم. |
Bu sorunları hayatları boyunca çekecekler. | Open Subtitles | إنها مشكلة بأطفال هذا الجيل، مشكلةً سيواجهونها طيلة حياتهم |
Ve hayatları boyunca bir çalışan olarak kalmak çok daha kolay. | Open Subtitles | و أنه الجحيم بشكل أسهل لمجرد أن يعملوا لباقي حياتهم |
Şu aşağılık herifler... hayatları boyunca yapamayacakları bir şeyi alıp... bir tek günde yırtıp atıncaya dek. | Open Subtitles | قبل أن يصل إلى هؤلاء الملاعين ليأخذوا شيء لن يستطيعوا عمله مدى حياتهم كلها و يدمرونه في يوم واحد |
Daha büyük hayvanlar, tam tersine, avcıları uzaklaştırmakta daha iyidirler ve büyük boyutlara erişmek ve hayatları boyunca defalarca çoğalmak için zaman lüksüne sahipler. | TED | وبالمقابل فالحيوانات الأكبر حجمًا هي أفضل في صد الحيوانات المفترسة، وهكذا لديها متسع من الوقت لتنمو إلى أحجام كبيرة وتتكاثر عدة مرات خلال حياتها. |
Pek çok insan hayatları boyunca dileklerini gerçekleştiremez. | Open Subtitles | أعني، معظم الناس يقضون حياتهم بأكملها، مع أمانيهم التي لا تتحقَّق، و الفرصة الآن تدق بابكم |
Çok büyük bir sebep kadınların hayatları boyunca muhtemelen yüz yüze ilişkilerini nispeten daha çok önemseyip biçimlendirmesi. | TED | أحد أكبر الأسباب هو أن النساء على الأغلب يجعلن أولوية واهتمام لعلاقاتهن وجهاً لوجه خلال حياتهن. |
Bunlar normal kızlar, hayatları boyunca hiç bilmedikleri bir şeyin dedikodularıyla yaşadılar. | Open Subtitles | هؤلاء فتيات طبيعيات، وعاشوا حياتهم بأكملها بهمسات شيء يعرفون لا شيء عنه. |