Hayvanların hayatlarını kurtarmak zorundayım. | Open Subtitles | الهدف لا يزال إنقاذ حياة الحيوانات |
İnsanların hayatlarını kurtarmak benim işim, senin değil. | Open Subtitles | إنقاذ حياة الناس هو عملي، وليس لك. |
Amerikalıların hayatlarını kurtarmak için teslim olmak Hassan'ın kararıydı. | Open Subtitles | لقد كان قرار (حسان) أن يُسلم نفسه من أجل إنقاذ حياة الأمريكيين |
Doz protokolünü hayatlarını kurtarmak için esnetmiş. Sen de aynını yapardın. Ahmak ve senin için biçilmiş kaftan. | Open Subtitles | فتجاوزت بروتكول الجرعات في محاولة لإنقاذ حياتهم وكنتَ لتفعل المثل |
Ama zaten hayatlarını kurtarmak için sikiştiler. | Open Subtitles | تظهر لها مودة آرثر. ولكنهم قد مارس الجنس بالفعل لإنقاذ حياتهم. |
Bir subay olarak görevim bundan böyle ülkemi değil, insanların hayatlarını kurtarmak olacaktır. | Open Subtitles | واجبي كضابط لم يعد إنقاذ بلادي بعد الآن بل إنقاذ الحيوات البشرية |
Bir subay olarak görevim, artık ülkemi kurtarmak değil ama insanların hayatlarını kurtarmak. | Open Subtitles | واجبي كضابط لم يعد إنقاذ بلادي بعد الآن بل إنقاذ الحيوات البشرية |
Aynen alıntı yapıyorum: "Rehinelerin hayatlarını kurtarmak için." | Open Subtitles | إنقاذ حياة الرهينة |
İnsanların hayatlarını kurtarmak. | Open Subtitles | إنقاذ حياة الناس. |
İnsanların hayatlarını kurtarmak. | Open Subtitles | إنقاذ حياة الناس. |
İnsanların hayatlarını kurtarmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد إنقاذ حياة الناس. |
hayatlarını kurtarmak için son şansları. | Open Subtitles | هي الطريقة الوحيدة لإنقاذ حياتهم |
Amacım hayatlarını kurtarmak. | Open Subtitles | فقط لإنقاذ حياتهم |
Bu bir söylentiye göre trenin kendilerine doğru geldiğini düşündükleri için bir tiyatro dolusu insanın hayatlarını kurtarmak için kaçmasına sebep olan Lumière Brothers filmi. | TED | هذا هو فيلم (الإخوان لوميير) الذَين جعل الناس في مسرح ممتلئ يهربون لإنقاذ حياتهم لأنهم ظَنُّوا أن هناك قطاراً قادماً ناحيتهم. |