hayatlarının geri kalanını güzel bir kızdan ibaret olmadığımı düşünerek geçiriyorlar. | Open Subtitles | قضاء بقية حياتهم لإقناع نفسهم انني لم اكن فقط جميله وحسب |
hayatlarının geri kalanını güzel bir kızdan ibaret olmadığımı düşünerek geçiriyorlar. | Open Subtitles | قضاء بقية حياتهم لإقناع نفسهم انني لم اكن فقط جميله وحسب |
Bizim gibiler de hayatlarının geri kalanında sizin hatalarınızla yaşar. | Open Subtitles | والأناس أمثالنا يعيشون بأخطائكم بقية حياتهم |
Orada, Atlantis'ten son kurtulanlar hayatlarının geri kalanını yaşadılar. | Open Subtitles | هناك عاش الناجون من أطلانطس بقية حياتهم. |
hayatlarının geri kalanını birlikte geçireceklerine inanacak kadar saftılar. | Open Subtitles | كانوا سذح بما فية الكفاية للآعتقاد بإنهم سيقضون بقية حياتهم سوية |
hayatlarının geri kalanını birlikte geçireceklerine inanacak kadar saftılar. | Open Subtitles | كانوا سذح بما فية الكفاية للآعتقاد بإنهم سيقضون بقية حياتهم سوية |
Cenazenin etrafında birleşmiş tüm o insanlar sen olmadan hayatlarının geri kalan kısımlarını nasıl... geçireceklerini düşünüyorlar. | Open Subtitles | للناس الواقفين في جنازتك يحاولون أن يكتشفوا كيف سيعيشوا بقية حياتهم الأن ، بكونك خارج حياتهم |
Sonra, hayatlarının geri kalanında bunu günde 3 yada 4 saat yapacaklar. | TED | وبعدها , بقية حياتهم , سيفعلون ذلك ثلاثة أو أربعة ساعات يومياً . |
Aksine, hayatlarının geri kalanını cezaevinde gerçirmek üzere ceza almış büyüklerimin tavsiyelerini dinlemekti. | TED | ولكن بسبب الاستماع إلى نصائح الأكبر سناً... الرجال الذين حكم عليهم بقضاء بقية حياتهم في السجن. |
Ve hayatlarının geri kalanını birlikte geçirirler. - Ama ben penguen değilim ki. | Open Subtitles | وهم يقضون بقية حياتهم مع بعضهم البعض |
hayatlarının geri kalanını beraber geçirmeye karar veren iki insan aşkın en büyük simgesidir. | Open Subtitles | لشخصين قد قرّرا بقضاء بقية حياتهم سوياً |
McKinley'in görüştüğü ilk kişi şöyle söylüyordu: "Bu oğlan çocukları hayatlarının geri kalan kısmında bu durumla yaşamak zorunda kalacaklar." | TED | وأول شخص اقتبس (ماكنلي) كلامه قال، "هؤلاء الشباب سيضطروا أن يعيشوا مع هذه المأسأة بقية حياتهم." |
hayatlarının geri kalanını beraber geçirmeyecekler ki. | Open Subtitles | لن يقضوا بقية حياتهم سوياً |
Her yıl yalnızca Amerika Birleşik Devletleri'nde, 2.077.000 çift resmi ve ruhani bir karar alıyorlar hayatlarının geri kalanını beraber geçirmek (Kahkahalar) ve başka kimseyle seks yapmamak için, | TED | في كل عام في الولايات المتحدة وحدها 2,077,000 من الأزواج يتخذون قراراً قانونياً وروحياً ان يمضوا بقية حياتهم معاً (ضحك) وأن لا يُمارسوا الجنس مع أي شخص اَخر |