Çocukların hayatta kalması ile para arasındaki doğrusallık çok güçlü. | TED | هناك علاقة قوية بين بقاء الأطفال على قيد الحياة والأموال |
Çevreye bağlı olduğumuzu anladığımızda ise göreceğiz ki türümüzün hayatta kalması gezegenin hayatta kalmasına bağlıdır. | TED | وبمجرد فهمنا إننا نرتبط بالبيئة، نرى بأن بقاء جنسنا يعتمد على بقاء كوكب الأرض. |
Buralarda daha iyi aile planlaması, çocukların hayatta kalması için daha iyi şartlar gerekli. | TED | وهنا حيث الحاجة إلى تنظيم الأسرة وتحسين بقاء الطفل. |
Demek ki hayatta kalması sadece şans değil. | Open Subtitles | اذاً نجاة تلك الفتاة لم تكن مجرد حُسن حظ |
Her bir ayının hayatta kalması bu balıkların göçüne bağlı. | Open Subtitles | نجاة هذه الدّببة تعتمد على بقاء عبور هذه الأسماك بشكل قويّ |
ve adamın bir şekilde hayatta kalması sayesinde katil olmaktan kurtulmuş. | Open Subtitles | الشي الوحيد الذي منعه من أن يكون قاتل بدم بارد أن ذلك الموظف بطريقة ما نجى |
Şirket Amerikası'ndaki, yeni evrim kuralı, anlaşılan o ki, zayıfların hayatta kalması olmuş. | Open Subtitles | القانون الجديد للتطور في الشركات الأمريكية يبدو أنّـه يُعزّز مقولة البقاء لغير الأصلح |
Ve fazladan bir bebek, türünün hayatta kalması... .. ve soyunun tükenmemesi için önemli olabilir. | Open Subtitles | وطفل واحد أكثر قد يعني فارقا كبيرا بين بقاء النوع وانقراضه |
Uygarlığın, demokrasinin, özgürlüğün geleceği ve hayatta kalması ona bağlı. | Open Subtitles | مستقبل و بقاء الحضارة الحديثة و الديمقراطية, الحرية كل ذلك يعتمد عليها |
Grup dinamiğinin doğası gereği, sürünün hayatta kalması onların başarı ile avlanmasına bağlı. | Open Subtitles | اي ان طبيعة علاقات المجموعة تقول ان بقاء المجموعة يعتمد على |
Hatta ona hayran olduğum zaman bile oldu. Ama biz insanlığın hayatta kalması için savaşıyoruz ve o yanlış tarafı seçti. | Open Subtitles | كنت أحترمها في مرحلة ما لكننا نحارب من أجل بقاء البشرية |
Filin hayatta kalması, pek çok ömrün tecrübelerinden faydalanmasına bağlıdır. | Open Subtitles | يعتمد بقاء الفيل على الانتفاع من خبرة حيوات سابقة. |
Aynı zamanda insanların hayatta kalması için de kilit nokta. | Open Subtitles | إنها تحمل مفتاح بقاء البشرية ايضاً |
Yavrusunun hayatta kalması için yeryüzündeki en dehşetli koşullara göğüs gerdi. | Open Subtitles | لقد قاسى أفزع الظروف على وجه البسيطة لضمان نجاة الفرخ، |
Ailenin hayatta kalması için bizzat çaba göstermiş bir aile ferdiyim. | Open Subtitles | فرد في عائلتك والذي ساهم في نجاة العائلة |
Ailenin hayatta kalması için bizzat çaba göstermiş bir aile ferdiyim. | Open Subtitles | فرد في عائلتك والذي ساهم في نجاة العائلة |
...tabi orkaların da hayatta kalması gerek ve başarılı bir av gerçekleştirdiler. | Open Subtitles | والأوركا أيضا عليها أن تبقى على قيد الحياة وقد قامت بصيد ناجح |
İşin gerçeği hayatta kalması bile bir mucize. | Open Subtitles | و حقيقَة أنهُ نجى أصلاً هيَ مُعجزَة |
Şirketleştirilmiş Amerika'daki yeni evrim yasası... görünüşe göre... en zayıfın hayatta kalması olmuş. | Open Subtitles | القانون الجديد للتطور في الشركات الأمريكية يبدو أنّـه يُعزّز مقولة البقاء لغير الأصلح |
Bu rol, bizim gibi karmaşık yaşamın hayatta kalması için bugün hâlâ büyük önem arz ediyor. | Open Subtitles | دورها ما يزال حيوياً لنجاة الحياة المعقدة مثلنا اليوم. |
hayatta kalması için kemik iliği nakline ihtiyacı var. | Open Subtitles | إنه يحتاج لإجراء العديد من عمليات زرع نُخاع العظام طوال حياته لينجو |