Yüce Tanrım, sen hepimizin babasısın, beni paha biçilemeyecek bir hediyeyle takdis ettin. | Open Subtitles | يا الهي , يا أبونا جميعا لقد باركتني بهدية فوق عن كل المقاييس |
Benim affımı bir hediyeyle satın alamazsın. - Pırlanta küpe. | Open Subtitles | لا يمكنك ان تشتري غفراني بهدية انه قيراط الماس |
İtalya'dan getirdiğim hediyeyle Jimbo'ya sürpriz yapmak için buradayım. | Open Subtitles | أنا هنا لمفاجئة جيمبو بهدية اشتريتها له من ايطاليا |
Herkesin harika bir gece geçirip eve bir hediyeyle dönmelerine değer. | Open Subtitles | كان مستحقاً، لذا كلاً منكم فلتحفلواْ بيومٍ رائع ولتذهبواْ منازلكم مع الهدية |
Sanırım seninle ve kendime aldığım hediyeyle daha sonra görüşebiliriz değil mi? | Open Subtitles | أظن بأني سأراك لاحقاً مع الهدية التي سأشتريها لنفسي ؟ |
O kadından uzak durman gerek, onu hediyeyle ödüllendirmen değil. | Open Subtitles | أنت يَجِبُ أَنْ تُتجنّبَ هذه الإمرأةِ، لا يُكافئُها بالهدايا. |
Kutlamalar, sene sonunda pek çok hediyeyle döndüğümde başlasın. | Open Subtitles | الإحتفال سيكون لاحقاً هذا العام، عندما أعود مُحمّلاً بالهدايا. |
Pew, Bill'e, eski mürettebatından bir hediyeyle gelmiş. | Open Subtitles | رجعت لك بهدية من جميع أصدقائك القراصنة |
Bana krallara lâyık bir hediyeyle dönerdi. | Open Subtitles | كان من المفروض أن يأتيني بهدية ملكية |
Şimdi de elinde bir hediyeyle gönlünü almaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | والآن تتمنى أن تكسب وِدّها بهدية |
Şimdi de elinde bir hediyeyle gönlünü almaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | والآن تأمل في استعادة مكانتك بهدية |
Şimdi de elinde bir hediyeyle gönlünü almaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | والآن تأمل في استعادة مكانتك بهدية |
Yemekten sonra orkestra çalmaya başladı ve birden konuklar şarkı söylemeye başladı ve Taft, bir grup yerel destekçisinden gelen hediyeyle şaşkına döndü, bu peluş bir keseli sıçan oyuncağıydı, boncuk gözlü, kulakları tüysüz. Bu yeni oyuncağı, Taft başkanlığının, Teddy Roosevelt'in ayısına bir cevap olması için sunuyorlardı | TED | لهذابعد العشاء، بدأت الاوركسترا بلعب الموسيقى وتحمّس الضيوف وبدأوا بالغناء وفجأة، تفاجأ تافتا بهدية قدمت اليه من مجموعة من الداعمين المحليين وكانت دمية أبوسيم محشية عيونها من الخرز وأذنتاها الواقفتين وكانت الدمية منتوج جديد سيقدم كجواب الرئيس ويليام تافت على دب تيدي روزفلت. |
Bu adamı mükemmel bir hediyeyle yollamalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نحضر الهدية المثالية لتوديع ذلك الشخص |
Bu güzel hediyeyle nereye gidiyorsun? | Open Subtitles | إلى أين ذاهبة بهذه الهدية الجميلة؟ |
Ertesi sabah bir hediyeyle uyandım. | Open Subtitles | في الصباح التالي استيقظت لأجد الهدية |
Ertesi sabah bir hediyeyle uyandım. | Open Subtitles | في الصباح التالي استيقظت لأجد الهدية |
Ben, bu hediyeyle ne yapacağım? | Open Subtitles | ماذا سأفعل بهذه الهدية ؟ |
-Bence hediyeyle ilgisi yok. | Open Subtitles | -ولاأنا أعتقد أنه عن الهدية |
Sonra da bir hediyeyle ya da elbiseyle özür dilerdi. | Open Subtitles | ولكنه اعتذر وعاد بالهدايا والملابس |