Taşındıktan sonra bile hep o evin yanından geçerdi. | Open Subtitles | حتى بعد إنتقالنا كان دائماً يمررنا من أمامه |
hep o kahrolası dolarlar. | Open Subtitles | كان اهتمامهم دائماً بالدولارات كان دائماً بالدولارات اللعينة |
Jealous hep o kızı izliyordu. | Open Subtitles | جيليوس كان دائماً ينظر إلى فتاة من عالم آلهة الموت |
Sanki hep o şekildeymiş gibi ülkede denizden kazanılmamış ya da değiştirilmemiş, taşınmamış, üretilmemiş tek bir metrekare bile yoktur. | TED | لا يوجد ولا متر مربع في كل الدولة لم يتم إستصلاحه من البحر، أو غير ذلك تم نقله، وتعديله وتشذيبه ليبدو كما لو كان دائماً هكذا. |
Bana hep o defteri sorardı. | Open Subtitles | كان دائماً يسألني عن ذلك الكتاب الأسود |
Bruce'un hakkını verecek olursam çocuklar doğduğunda hastaneye ilk gelen hep o olmuştur. | Open Subtitles | للدفاع قليلاً عن "بروس"، كان دائماً أول شخص يزور المستشفى عند ولادة طفلينا. أو على الأقل الطفل الثاني. |
hep o gelirdi. | Open Subtitles | كان دائماً يأتى إلىّ |