Her şey yerli yerindeydi. Benim ise yapacak son bir şeyim kalmıştı. | Open Subtitles | لقد كان كل شيء في مكانه كان علي أن أقوم بشيء واحد فقط |
Rüşvetler yeterince yüklüydü. Her şey yerli yerindeydi. | Open Subtitles | ورشوتك كانت كميتها مناسبة، كان كل شيء في الحالة الصحيحة. |
Bağlantıları kontrol edelim, Her şey yerli yerinde olsun. Dikişleri patlamış mı bir kontrol edelim. | Open Subtitles | تفقدي الأنابيب، وتأكدي أن كل شيء في موضعه وأنه لم يفتح الغرز الجراحية. |
Her şey yerli yerinde. | Open Subtitles | كلّ شيء طبّق. |
Her şey yerli yerinde. | Open Subtitles | كلّ شيء طبّق. |
Çok garip ve karışık bir şey gibi duruyor ama beklenen şey olduğunda sanki Her şey yerli yerine oturuyor. | Open Subtitles | إنه مثل، إنه يبدو غريباً جداً ومربكاً... لكن عندما تنفجر تلك القنبلة اخيراً... ، يستقر كل شيء في مكانه |
Güzel bir şekilde döşenmiş, Her şey yerli yerinde. | Open Subtitles | جميلة بشكل واضح, كل شيء في مكانه |
Her şey yerli yerinde görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أن كل شيء في نصابه. |
Her şey yerli yerinde. | Open Subtitles | كل شيء في مكانه |
Her şey yerli yerinde. | Open Subtitles | كل شيء في مكانه |
Her şey yerli yerinde. | Open Subtitles | كل شيء في مكانه تماما |
Her şey yerli yerinde. | Open Subtitles | كل شيء في مكانه. |
Her şey yerli yerinde. | Open Subtitles | كل شيء في مكانه |
Her şey yerli yerinde. | Open Subtitles | كل شيء في مكانه |
Her şey yerli yerindeydi. | Open Subtitles | كل شيء في مكانه |
Anlaşılan Her şey yerli yerindeymiş. | Open Subtitles | كل شيء في مكانه |
Ve Fred Andrews sinemada bana eşlik edecek, yani Her şey yerli yerinde. | Open Subtitles | (وفريد أندروز) سيرافقني إلى السينما، لذا كل شيء في مكانه |
Her şey yerli yerinde. | Open Subtitles | كلّ شيء طبّق. |