Her şeyi olduğu gibi görüyorum ve onlara, "hayır" diyorum. | Open Subtitles | أرى الأشياء على حقيقتها وأقول "كلا" |
Bekle. Sen Her şeyi olduğu gibi görmüyorsun ve sen-- | Open Subtitles | مهلاً، ترى الأشياء على حقيقتها وتقول... |
Her şeyi olduğu gibi kabul ederdi kimsenin ne olursa olsun şikayet etme, karışma hakkının olmadığını düşünürdü. | Open Subtitles | لقد كان يتقبل كل شئ كما هو لقد كان يعتقد أنه ليس من حق أى فرد أن يشكو أو يتدخل فى شئ بأى حال |
Her şeyi olduğu gibi bırak. | Open Subtitles | اتركي كل شئ كما هو |
En güzeli hayatımıza devam edip, Her şeyi olduğu gibi kabullenmemiz. | Open Subtitles | من الأفضل لكلينا المُضيّ قدما ولنقبل الأمور على حقيقتها |
Ama şimdi isteyeceğim şey hayatında bir kez olsun Her şeyi olduğu gibi görmen. | Open Subtitles | ، ولكن ما أطلبه الآن أن ترى ولو لمرة واحدة في حياتك الأمور على حقيقتها. |
Her şeyi olduğu gibi kabul edeceğim. | Open Subtitles | سأنظر إلى الجانب المشرق لكل الأمور سأصغي لكل ما تقولين |
Katil, yastığı kaldırıp kanı görünce yastığı halıya düşürmüş ve Her şeyi olduğu gibi bırakmış. | Open Subtitles | و حين يزيل القاتل الوسادة و يرى الدم يرميها على السجادة و لا يهتم بإعادة أي شيء لمكانه |
Her şeyi olduğu gibi gören ben. | Open Subtitles | أنا الذي أرى الأمور على حقيقتها |
Her şeyi olduğu gibi severim. | Open Subtitles | أنا أحب الأمور على حقيقتها |
Her şeyi olduğu gibi kabul edeceğim. | Open Subtitles | سأنظر إلى الجانب المشرق لكل الأمور سأصغي لكل ما تقولين |
Katil yastığı kaldırıp kanı görünce yastığı halıya düşürmüş ve Her şeyi olduğu gibi bırakmış. | Open Subtitles | و حين يزيل القاتل الوسادة و يرى الدم يرميها على السجادة و لا يهتم بإعادة أي شيء لمكانه |