Ama göstermek istediği her şeyin içinde temel hayatta kalma dürtülerinin Japon versiyonu da vardı. | Open Subtitles | ولكن في كل شيء حاول أن يعرضه كان هناك أيضا سقطات في النموذج الياباني |
Bu her şeyin içinde, soda, soslar, ekmek. | Open Subtitles | هذه المادة في كل شيء المياة الغازية، الخبر، الصلصات |
Aşağı yukarı her şeyin içinde palm yağı yok mu zaten? | Open Subtitles | أليس زيت النخيل موجود في كل شيء تقريبًا؟ |
Bir buzağı gibi dört midemiz yok ve maalesef her şeyin içinde bunlardan var. | Open Subtitles | إننا لا نمتلك 4 معدَات مثل العجول، وللأسف، إنّه في كل شيء. |
Sen her şeyin içinde güzel gözüküyorsun. | Open Subtitles | أنت تبدو جيداً في كل شيء |
her şeyin içinde. | Open Subtitles | في كل شيء |