Nao-kun'un gelmeme sebebinin basit bir soğuk algınlığı olmadığını herkes biliyordu. | Open Subtitles | الجميع يعلم ان ناو لم يكن غائب بسبب نزلة برد |
herkes biliyordu ki, ünvan... Sovyetler Birliği'nde kalmalıydı. | Open Subtitles | الجميع يعلم أن التاج يجب أن يبقى في الاتحاد السوفياتي |
Buna rütbe indirme demediler fakat herkes biliyordu ki bu o anlama geliyordu. | Open Subtitles | لمْ يُطلقوا عليه إنزال رتبة، لكن كان الجميع يعلم أنّه كان كذلك. |
Tek isteğinin kendini ön planda tutmak olduğunu herkes biliyordu. | Open Subtitles | بينما كان الجميع يعرف أنّ جلّ ما أرادته هُو رفع صُورتها بالبرنامج. |
Şerif elbette biliyordu. herkes biliyordu. | Open Subtitles | بالطبع القائد يعرف الجميع يعرف |
Bütün arkadaşlığımız sahteydi ve bunu benim dışımda herkes biliyordu. | Open Subtitles | صداقتنا بأكملها كانت خدعة, و الجميع علم إلا أنا. |
...ki öyle olmadığını herkes biliyordu ancak annem bunun zararsız, masum bir yalan olduğunu söyledi. | Open Subtitles | والجميع يعرف أنه ليس حقيقي لكن أمي قالت أنها كذبة بيضاء صغيرة ولم تضر أحداً |
Annesi senatör olduğu için özel muamele gördüğünü herkes biliyordu. | Open Subtitles | كان الجميع يعلم أنه تلقى معاملة خاصة لأن والدته كانت سيناتورًا |
O notları herkes gönderebilir. herkes biliyordu. | Open Subtitles | أي شخص يمكنه ارسال رسائل الجميع يعلم |
Tyler'in dolu bir silahla dolaştığını ve amacının Spector'u öldürmek olduğunu herkes biliyordu. | Open Subtitles | كان الجميع يعلم أن "تايلر" بالخارج ومعه سلاح وذخيرة وكان له هدف واضح وهو العثور على "سبيكتور" وقتله. |
Henry'nin onun gitmesini istediğini herkes biliyordu. | Open Subtitles | الجميع يعلم ان هنري اراد التخلص منها. |
Kazıklandığını herkes biliyordu. | Open Subtitles | الجميع يعلم أنك خُدعْتَ. |
Galiba herkes biliyordu. | Open Subtitles | اعتقد ان الجميع يعلم |
herkes biliyordu! Ailelerimiz, öğretmenlerimiz. | Open Subtitles | الجميع يعرف آبائنا، ومعلمينا |
herkes biliyordu! Ailelerimiz, öğretmenlerimiz. | Open Subtitles | الجميع يعرف آبائنا، ومعلمينا |
Kendimi bildim bileli Sutton'a aşıktın zaten. Bunu herkes biliyordu. | Open Subtitles | أنت واقع في حب (سوتن) منذ قديم الأزل الجميع يعرف ذلك |
herkes biliyordu. | Open Subtitles | الجميع يعرف ذلك |
Evliliklerinin kötü gittiğini herkes biliyordu | Open Subtitles | الجميع علم بأن زواجهم على طريق مسدود |
ki öyle olmadığını herkes biliyordu ancak annem bunun zararsız, masum bir yalan olduğunu söyledi. | Open Subtitles | والجميع يعرف أنه ليس حقيقى لكن أمى قالت أنها كذبة بيضاء صغيرة ولم تضر أحداً |
herkes biliyordu. | Open Subtitles | ذلك لم يكن سراً |
Ofis partilerinde asla yüzmediğini herkes biliyordu. | Open Subtitles | الجميع عرف ذلك عندما رفضت ان تسبح معنا في احتفال المكتب |
Kanunsuz işler yaptığını herkes biliyordu. | Open Subtitles | الجميع كان يعرف أنه متورط في أنشطة مشبوهة |