Her gün herkesi mutlu etmeye çalışmaları, kızları karar vermekten korkar hâle getiriyor. | TED | وفي أثناء المحاولة لِجعل الجميع سعداء في كل الوقت، تصبِح الفتياتُ خائِفاتٍ من اتخاذِ أيِّ قرار. |
Sadece varlığının bile çevrendeki herkesi mutlu etmeye yettiğine kendini inandırmışsın. | Open Subtitles | أن حقيقة وجودك بالجوار . لتجعل الجميع سعداء |
Lideriniz olarak bana ihtiyaç duyduğunuzda bir arkadaş olarak herkesi mutlu etmeye çalıştım. | Open Subtitles | حاولت أن أجعل الجميع سعداء و أن أكون صديقة لكم عندما إحتجتموني لأن أكون قائدتكم |
Sadece herkesi mutlu etmeye çalış, böylece evine gidip huzur içinde mastürbasyon yapabilirsin. | Open Subtitles | فقط حاول جعل الجميع سعداء, يمكنك الذهاب للمنزل بعدها وممارسة الاستمناء |
Tamam mı? herkesi mutlu etmeye çalışmaktan bıktım. | Open Subtitles | ضجرت من محاولة جعل الجميع سعداء |
Jill sakinleşmek için hapları kullanıyordu, ama kaynanasını sakinleştirmeye karar verdi, ve herkesi mutlu etmeye tabii. | Open Subtitles | جيل " تأخذ بعض الأقراص لتهدئة نفسها " وتقرر تهدئة حماتها بدل ذلك وتجعل الجميع سعداء |
Şunu eklemek istiyorum ki eğer yolunuza herkesi mutlu etmeye çalışan bir kadın çıkarsa. açıkçası burada senden bahsediyorum Bonnie. | Open Subtitles | فقط أريد قول إن كنت المرأه التي تحاول أن تجعل الجميع سعداء... |
herkesi mutlu etmeye çalışıyordum. | Open Subtitles | -كنت أحاول أن أجعل الجميع سعداء |