Ama adam öldürmek umurunda değilse bu iş için ödeme yapmaya hevesli birini bulman zor olmaz. | Open Subtitles | لكن ان لم يكن لديك مانع في ممارسة بعض القتل لن تجد صعوبة في ايجاد أحد متحمس ان يدفع لك |
Üç için çok hevesli gözüküyordu, evi hazırlayıp yatağa attım. | Open Subtitles | لقد كانت متحمسة للمرحلة الثالثة. لذا أنا فقط تسللت للمنزل |
Fazla hevesli görünmemeliyim. | Open Subtitles | لا يجب أن أبدو متحمساً للغاية بإمكانه أن ينتظر لبعد الاحتفال |
Bizi 2 derece sınırında tutacak iddialı hedefleri belirlemekte pek de hevesli değillerdi. | TED | فإنهم غير متحمسين لوضع أهداف طموحة بما يكفي ولوضعنا في طريق الأقل من درجتين. |
Ondan sonra karım turnuvaya katılmama pek hevesli gözüktü. | Open Subtitles | بعد ذلك ، كانت حريصة على أشتراكي بالدورة |
Tek eksik şey, dünyayı kurtarmak isteyen hevesli bir ajan. | Open Subtitles | لا يتطلب الأمر سوى عميلة مفرطة الحماس تود إنقاذ العالم، |
Ama adam öldürmek umurunda değilse bu iş için ödeme yapmaya hevesli birini bulman zor olmaz. | Open Subtitles | لكن ان لم يكن لديك مانع في ممارسة بعض القتل لن تجد صعوبة في ايجاد أحد متحمس ان يدفع لك |
Bu konuda hevesli olduğuna sevindim. | Open Subtitles | إنني مسرور لأنكِ متحمسة جداً له إنني نفسي متحمس |
Hayata devam etmeye pek hevesli degil. Çözülmesi gereken acayip, psisik bölüntüler. | Open Subtitles | أنا متحمس للمضي قدما أنا أواجه انشاقا نفسيا ينبغي أن أجد له حلا |
Bu çelimsiz inatçı hevesli kadın büyük çalışmasını çeyrek asırdır sürdürüyor. | Open Subtitles | هذا واهية، العنيد، امرأة متحمسة قامت عليها العمل العظيم لمدة ربع قرن. |
Öyle hevesli ki, başka bir şey konuşmuyor. | Open Subtitles | إنها متحمسة جدا و لا تستطيع التوقف عن الحديث عن هذا |
Bakın, aşkla tutuşmuş bir adam Olmuş kızın en hevesli kölesi | Open Subtitles | كما ترى , سيدي , الرجل الغارق في الحب سريعاً ما يصبح عبداً لهوفاً , متحمساً |
Eğer Ryuzaki, Kira'ya karşı geldiği için öldüyse, bu iş için pek de hevesli değilim. | Open Subtitles | إن كان ريوزاكي مات لاعتراضه طريق كيرا ، فأنا لست متحمساً جداً لتلك الفرصة |
Onlara bunu söylediğimde büsbütün hevesli değillerdi. Fakat onlara dedim ki onların fikirlerinin ne olduğunun önemi yok. | TED | عندما أخبرتهم بذلك، لم يكونوا متحمسين تماماً. لكنني أخبرتهم، أن رأيهم لا يهم على الاطلاق. |
Yalnız ve yaşlı bir kadının kendisine "Büyükanne" denmesine hevesli olabileceğini mi düşündün? | Open Subtitles | قد تعتقدين أن امرأة عجوز وحيدة ستكون حريصة على مناداتها بجدتي |
Ve Afrika genelindeki ortaklarımız bu konuda son derece hevesli. | TED | و شركاؤنا في كل إفريقيا يملؤهم الحماس لهذا |
Yüzbaşı Hastings'in arabalarına hayran olduğu Sinyor Eliso Mussolini'yi memnun etmeye çok hevesli. | Open Subtitles | السيد اليسو ,صاحب معرض السيارات التى ابتاع منها هيستنجز .. أنه متلهف ليسعد موسيلينى |
Yerinde olsam, kafesin o tarafındayken kibrimi göstermek için bu denli hevesli davranmazdım. | Open Subtitles | ولو كنت مكانك لن أكون متلهفة لإظهار تعجرفي من ذلك الجانب من القفص |
Bay Frank Churchill bu kadar hevesli olmasaydı bence daha istekli olurdunuz. | Open Subtitles | اعتقد انك ستكون اكثر حماسا لو كان فرانك تشرشل غير حريص للغاية |
Bir takım elbise birini nasıl daha hevesli gösterebilir ki? | Open Subtitles | كيف يمكن لبدلة أن تجعل شخصاً متلهفاً أكثر من اللازم؟ |
Abartmıştım tabi ki. Çok hevesli olduğum için sanırım. | Open Subtitles | لقد بالغت، بالطبع نظراً لأني كنت طموح جدا |
Ve bu arada sen diğer insanlarla çıkmaya pek hevesli görünüyordun. | Open Subtitles | وبدا كنت متحمسا جدا لأشخاص آخرين حتى الآن. |
Antrenör seni karşılamaya gelemediği için özürlerini yolladı, ...ama seni görmeye hevesli olduğunu bizzat biliyorum. | Open Subtitles | المدرب ارسل اعتذاره لانه لم ياتي ويرحب بك لكني اعرف انه متشوق جدا لرؤيتك |
Yaptığımız spiralle hastaları başarılı bir şekilde tedavi ettikten sonra, kendimizi gerçekten çok hevesli hissettik. | TED | بعد علاج المرضى بنجاح باستخذام اللفائف خاصتنا، شعرنا بحماس قوي. |
Utanç verici eylemlerimizi sergilemeye pek hevesli değiliz, öyle değil mi? | Open Subtitles | نعم, حسنا, نحن لسنا حريصين على فضح أفعالنا المشينه ,ألسنا كذلك؟ |