Deniz yolculuğunda olmak, beni çok heyecanlandırdı. | Open Subtitles | أنا متحمس جداً حول ما يجري على متن سفينة الرحلة البحرية. |
Belli ki yeni ortam onu çok heyecanlandırdı. | Open Subtitles | لقد اختطفت يبدو انه متحمس لوجوده في هذه البيئة الجديدة |
Bütün gün gelmenizi beklemek onu öyle heyecanlandırdı ki uyuyakaldı. | Open Subtitles | لقد كان متحمساً جداً لقدومكم لقد أخذه النعاس من التعب |
Onu heyecanlandırdı mı? | Open Subtitles | هل شعر بالإثارة ؟ |
- Ama bedenler. - Ve söylediğim her şey seni heyecanlandırdı. | Open Subtitles | ولكن الاجسام كل ما اقوله يثيرك |
Gerçek şu ki, seninle çıkmak beni gerçekten çok heyecanlandırdı. | Open Subtitles | الحقيقة هي ، كنت متحمسه جداً للخروج في موعد معك |
Senin üyemiz olman da bizi o kadar heyecanlandırdı. | Open Subtitles | ونحن جميعاً متحمسين أن تكون أحد أعضائنا. |
Hangisinden olduğunu bulmak beni çok heyecanlandırdı! | Open Subtitles | عندما اصطدم بسيارة صديقي عفوياً و أنا متشوق جداً لمعرفة أيهما السبب |
Velayet için başvurman bu evdeki herkesi heyecanlandırdı. | Open Subtitles | كل شخص هنا في البيت مبتهج أنك تقدمت للرعاية |
-Gezi seni heyecanlandırdı mı? -Çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | هل أنتِ متشوقة بشأن هذه الرحلة جـــدا |
Yeni çıkan elektrikli araba beni çok heyecanlandırdı. | Open Subtitles | أنا متحمس للغاية بشأن السيارة الكهربائية التي ستخرج. يا إلهي. |
Bana hassas, ahmak ihtiyar deyin ya da birilerini ülkeden çıkarma fırsatı fikri beni heyecanlandırdı belki. | Open Subtitles | صفوني بالأحمق الشاعري، أو ربما أنا متحمس لفكرة تهريب أحدهم للخارج من باب التغيير |
Bu İsrail'in bombalanma fikri onu çok heyecanlandırdı. | Open Subtitles | هذا كله ، وتدمير الشيء اسرائيل له له، مثل، متحمس حقا. |
Son şey beni çok heyecanlandırdı. | Open Subtitles | الأمر الأخير جعلني متحمس للغاية |
Doris seni çok heyecanlandırdı, galiba giyinmeyi bile unutmuşsun? | Open Subtitles | كنت متحمساً مع دوريس حتى نسيت أن تلبس ثيابك؟ |
Ve bu fikir John'u heyecanlandırdı. Bana "Tamam haydi başla." | TED | وكان جون متحمساً جداً لهذه الفكره، وقال لي :" حسناً لنبدأ" |
Düşüncesi bile heyecanlandırdı. | Open Subtitles | مجرد التفكير بذلك يجعلني متحمساً |
- Sanırım bu seni de heyecanlandırdı. | Open Subtitles | ظننت أنك ستشعر بالإثارة -لا .. |
Yangın seni heyecanlandırdı mı? | Open Subtitles | هل الحريق يثيرك ؟ |
Hatta fotoğraf çekmek için beni evine bile davet etti, ve bu beni çok heyecanlandırdı çünkü, eh, benim gibi 14 yaşında biri için, bu çok büyük bir olay, bilirsin?" | Open Subtitles | حتى انه طلب منى كثيرا ان اذهب الى منزله لالتقاط بعض الصور وانا متحمسه جدا لذلك لانه بالنسبه لفتاه تملك 14 عام |
Sonunda Chris'in eve yemeğe bir kız getirmesi bizi çok heyecanlandırdı. | Open Subtitles | نحن متحمسين جداً أن كريس اخيراً جلب فتاة للمنزل لـ تناول العشاء |
Görünüşte basit olan bu eylem, dünyayı tutuşturan bir kıvılcımı ateşledi. Bu durum herkesi heyecanlandırdı veya dehşete düşürdü veya ilgilendirdi. Birçok yerde durum buydu. | TED | وقد أطلق هذا التصرف الذي يبدو بسيطاً شرارةًَ أشعلت العالم، الشيء الذي جعل كل شخص إما متشوق أو مذعور أو مهتم بخلاف ذلك في أماكن عدة. |
Seni görmek beni heyecanlandırdı. | Open Subtitles | أنا مبتهج لرؤيتك |
Bu korku beni aşırı derecede heyecanlandırdı. | Open Subtitles | أثارني هذا بشدة |