hiç ayrılmamış. | Open Subtitles | إنها لم ترحل قط |
Evet, hiç ayrılmamış. | Open Subtitles | نعم، هي لم ترحل. |
Sanki hiç ayrılmamış gibi. | Open Subtitles | كما أنها لم ترحل |
Eski kocasının arabası dün gece Staten Adası'ndan hiç ayrılmamış. E | Open Subtitles | سيارة الزوج السابق لم تغادر ستاتين ازلاند ليلة البارحة |
- Haklıydın. Shaw bize bir yem hazırlamış. Carlson restoranttan hiç ayrılmamış. | Open Subtitles | لقد كنت محقا كارلسون لم تغادر المطعم |
Buradaki bir kişinin tam evlenmek isteyeceği bir kız, öyle İngiltere'den hiç ayrılmamış, dayanıksız bir küçük hanım değil. | Open Subtitles | أنها بالضبط ذلك النوع من الفتيات التي يتمنى الشخص الزواج منها هنا وليست كالفتيات الصغيرات الضعيفات اللاتين لم يتركوا إنجلترا قط |
Sanki hiç ayrılmamış gibi. | Open Subtitles | كما أنها لم ترحل |
Ya da hiç ayrılmamış. | Open Subtitles | أو أنها لم تغادر |
O günden beri de Prenses Valerie sarayından hiç ayrılmamış. | Open Subtitles | ومنذذلكاليوم.. لم تغادر الأميرة (فاليري) قصرها أبداً |
New York'tan hiç ayrılmamış. | Open Subtitles | انها لم تغادر نيويورك مطلقا |
Kamyoneti üsten hiç ayrılmamış. | Open Subtitles | شاحنته لم تغادر القاعدة أبداً |
- hiç ayrılmamış olmayı dileyeceksin. | Open Subtitles | ستتمنى لو لم تغادر مطلقًا |
Liseden hiç ayrılmamış gibiler. | Open Subtitles | انها مجرد مثل أنهم لم يتركوا. |