O markayı hiç duymadım. Şöyle bir Gaz Prensesi'ne ne dersin? | Open Subtitles | لم أسمع عن هذه الماركة ما تحتاجين إليه هو أميرة الغاز |
Madem o kadar başarılıydın nasıl oldu da seni hiç duymadım? | Open Subtitles | لو كنتِ ناجحة بالفعل ، فلماذا لم أسمع بكِ من قبل؟ |
Bu yeni hastaneyi hiç duymadım ben de internetten baktım. | Open Subtitles | لم أسمع أبدا بهذا المستشفى لذا بحثت عنه وطبعت هذا |
Siz benim isimimi biliyorsunuz ama ben sizi hiç duymadım. | Open Subtitles | كلكم تعرفون اسمي ولكن لم اسمع عن اي واحد منكم |
Hatta gazetede adını görene kadar hiç duymadım. | Open Subtitles | انا حتى لم اسمع به ابدا الى ان رأيت اسمه في الصحيفة |
Daha önce Kumanda Merkezinde bu tarz bir davranışı hiç duymadım. | Open Subtitles | هذا فظيع . لم أسمع عن مثل هذا التصرف فى الغرفة الحربية من قبل |
Daha önce Kumanda Merkezinde bu tarz bir davranışı hiç duymadım. | Open Subtitles | هذا فظيع . لم أسمع عن مثل هذا التصرف فى الغرفة الحربية من قبل |
Ama tanrının, gemi mürettebatının maaşlarını düzenlediğini ya da mutemete görevini öğrettiğini hiç duymadım. | Open Subtitles | ولكني لم أسمع قط أنه هو من يقرر رواتب طاقمها، ولا أنه يرشد من يصرف الرواتب بأداء مهامه |
Akşam duası vaktinde, kapıların sürgülü olması doğru mu? Böyle bir şeyi hiç duymadım. | Open Subtitles | وهل يغلق أحد الأبواب خلال صلاة الناقوس، فهذا مما لم أسمع به؟ |
hiç duymadım. Hayır, bir içki almayı düşünüyorum. - Bu ne? | Open Subtitles | السندويتشات، لم أسمع بها لا، أعتقد بأني أريد شراباً |
Saçına bakarak bir adama aşık olan bir kadın hiç duymadım. | Open Subtitles | لم أسمع بفتاة تمنح رجلاً الحبّ لأنّ شعره جميل |
hiç duymadım. Ona herhangi bir iş vermiş miydik? | Open Subtitles | لم أسمع عنه يوماً، هل تعاملنا معه من قبل؟ |
Daha önce hiç duymadım. | Open Subtitles | فأنا لم أسمع بها من قبل، هل هو دواء فعلي؟ |
Senin adını hiç duymadım veya hiç reportajını falan okumadım. | Open Subtitles | لم أسمع بإسمك قط أو قرأته في المجموعة أو في أيّ مكان. |
Senin adını hiç duymadım veya hiç reportajını falan okumadım. | Open Subtitles | لم أسمع بإسمك قط أو قرأته في المجموعة أو في أيّ مكان. |
Bir beysbol sopası tarafından saldırıya uğrayan birini daha önce hiç duymadım. | Open Subtitles | لم أسمع من قبل عن شخص هوجم بواسطة مضرب كرة "بيسبول" وحده |
hiç duymadım demedim... Sadece hangisiydi diye sordum. | Open Subtitles | لم اقل أني لم اسمع عنها ، كل ما في الأمر كيف تجري الأمور |
Bak keriz... hiç duymadım demedik heralde.. Sadece hangisiydi diye sordum. | Open Subtitles | لم اقل أني لم اسمع عنها ، كل ما في الأمر كيف تجري الأمور |
O türü daha önce hiç duymadım. Avustralyalı bir tür mü? | Open Subtitles | لم اسمع بهذا النسل هو هم كلاب من استراليا ؟ |
Hayır, ben senin bundan bahsettiğini hiç duymadım, hepsi bu. | Open Subtitles | لا، لم أسمعك فقط تتحدث عنها هذا ما في الأمر |
Bu şiiri daha önce hiç duymadım. Tekrar okusana. | Open Subtitles | لم أسمعها من قبل أعيديها علي ثانية |
Ve bütün hayatım boyunca, anne, istediğin şeyleri söylediğini hiç duymadım. | Open Subtitles | وطوال حياتى، امى لم اسمعك قط تقولين ما تريدينه |
Şey, hiç duymadım. | Open Subtitles | نعم، أنا أبدا، اه، لم يسمع منه. |
Dediğim gibi, hiç duymadım. | Open Subtitles | مثل أنا أَقُولُ، مَا سَمعَ عنه. |
Tamam, yeter artık. Benim her yerde arkadaşlarım var, Ateş Ulusu'nda bile. Ama savaştan bahsedildiğini hiç duymadım. | Open Subtitles | حسناً, إنتظري , لدي أصدقاء في جميع أنحاء العالم حتى في أمة النار ولم أسمع عن أي حروب. |
Altı yıldır buralarda yaşıyorum ve öyle bir yeri hiç duymadım. | Open Subtitles | انا عيش هنا منذ 6 سنوات ولم اسمع بشىء في هذا المكان |
Hayır, hiç duymadım. Neler olduğundan haberin var, değil mi? | Open Subtitles | كلا، لم يسبق أن سمعت بها، أنتم تعرفون ماذا يحصل هنا، صحيح؟ |
Bunu daha önce hiç duymadım. | Open Subtitles | لم يسبق لي أن سمعت مثل هذا الشيء. |
Senden bahsettiğini hiç duymadım. | Open Subtitles | لا أصدق إني لم أسمعه يذكر إسمك |
Demin de söyledim, bu adamı daha önce hiç duymadım. | Open Subtitles | أنا لا أَعْرفُ. أخبرتُك في وقت سابق، أنا أبداً مَا سَمعتُ عن هذا الرجلِ قبل ذلك. |
Ünlü erkeklerin ardı ardına çıkan skandallarından sonra bir şey fark ettim: Tecavüzde bulunan ya da fiziksel şiddet uygulayan bir erkeğin kurbanından alenen özür dilediğini hiç duymadım. | TED | بعدها، ومع الفضائح الأخيرة لرجال مشاهير، التي جرى التشهير بها واحدة بعد أخرى، أدركت شيئًا ما: لم أسمع أبدًا بأن رجلًا ارتكب اغتصابًا أو عنفًا جسديًا قد قدم اعتذارًا علنيًا إلى ضحيته. |
Daha önce bu sesi hiç duymadım. Oğlumun tefeciye borcu falan mı varmış yani? | Open Subtitles | لم أسمع مطلقاً هذا الصوت في حياتي أكان إبني متورطاً بقرض مع فائدة كبيرة أو ما شابه؟ |