Bu Hiç hoş değil! | Open Subtitles | و لكن هذا ليس ما وقعنا عليه هذا ليس رائعاً |
Bu Hiç hoş değil. Kulağa hiç de iyi gelmiyor. | Open Subtitles | هذا ليس لطيفاً منك أنا لا أبدو كذلك على الإطلاق |
İçini ürperten bir sese sahip olmak Hiç hoş değil. | Open Subtitles | أن يكون لديه صوت يزحف لداخلك فإن هذا ليس لطيف |
Elektrik kesintisi sırasında üç kişi ölmüş. Bu Hiç hoş değil. | Open Subtitles | ثلاثة أشخاص ماتوا خلال انطفاء الانوار,هذا ليس جيد |
Ve Hiç hoş değil... böyle kötü olmam. | Open Subtitles | وإن هذا ليس جيداً وهذا أشعرني بالأسى والبؤس |
Jaeyong, insanları rahatsız etmen Hiç hoş değil. | Open Subtitles | جيونغ ، ليس من الأدب ازعاج الناس أنا آسف جداً |
Hiç hoş değil. İyi. | Open Subtitles | ـ هذا ليس لطيفا ـ جيد، لم يكن من المفترض أن يكون |
Kolyelere yaptığın şey Hiç hoş değil doğrusu. | Open Subtitles | ليس جميل ما فعلتيه بالقلادات. |
Yapma böyle dostum, Hiç hoş değil. | Open Subtitles | مهلاً ، يا رجل ، هذا ليس رائعاً لا تفعل ذلك |
Başımıza uğursuzluk getireceksin dostum, bu Hiç hoş değil. | Open Subtitles | أنت تجلب النحس إلينا وهذا ليس رائعاً يا رجل. |
Bir şey atlamış mıyım diye bakıyor. Bu Hiç hoş değil. | Open Subtitles | للتأكد من أنني لم افوت أي قطعة هذا ليس رائعاً |
Ay birisi yaramazlık ediyormuş. Hiç hoş değil. | Open Subtitles | أوه، هناك شخص متنمر هنا ، هذا ليس لطيفاً. |
Bak, bu Hiç hoş değil dostum, tamam? | Open Subtitles | هذا ليس لطيفاً ، حسناً ؟ في الواقع ، هذه إهانة |
Bu da Hiç hoş değil. Şimdi çok sinirleniyorum, adamım. | Open Subtitles | ليس لطيفاً مجدداً، أزداد قلقاً هنا يا رجل |
Hiç hoş değil. Bu yemeğin dostluk adına olması gerekiyordu. | Open Subtitles | ليس لطيف , هذا يجب ان يكون فقط بخصوص الصداقه |
- Salaktan çok daha fazlasısın! - Bu Hiç hoş değil. | Open Subtitles | أنت كثيراً أكثر من هزّة طفيفة هذا ليس لطيف جدا |
Buraya geldin ve filmi mahvettin ve bu Hiç hoş değil. | Open Subtitles | لقد أتيت هنا وقطعت علي الفيلم وهذا ليس جيد ومشكلتى الثانية هى |
Bak, sadece ona kur yapmandan yoruldum, bu Hiç hoş değil. | Open Subtitles | انت تعلم لقد سئمت من مغازلتك إياها هذا كل شيء انه ليس جيداً |
Kafaları güzelken onlardan yararlanmak Hiç hoş değil. | Open Subtitles | ابعدها.. ليس من الأدب أن تستغلهما وهما خدِران |
Tamam, bu Hiç hoş değil. | Open Subtitles | هو عن عصابه عين الافعى حسنا ذلك ليس لطيفا |
- İnanın bana Hiç hoş değil. | Open Subtitles | -ثقن بي، ليس جميل |
- Selam. - On dakika geç kaldın. Patronunu bekletmen Hiç hoş değil. | Open Subtitles | عشر دقائق تأخر ليس جميلاً ترك ربّ العمل منتظراً |
O zaman niye kızımdan bahsediyorsun, Hiç hoş değil. | Open Subtitles | ،إذًا لماذا تذكر ابنتي .ليس جيدًا أيضًا |
Migrenimi tetikliyor. İnan bana Hiç hoş değil. | Open Subtitles | انها تسبب لي الصداع النصفي صدقني هي ليست جميلة |
Hiç hoş değil. - Kahvaltı yapıyorum şurada. | Open Subtitles | غير لائق غير لائق |
Howard, yapma ya! Sırf engelli diye ona farklı davranamazsın. Hiç hoş değil. | Open Subtitles | "هاورد" رجاء، لايمكنك أن تعامل رجل بشكل مختلف لأنه مٌقعدْ هذا غير مقبول |
- Hiç hoş değil bu. - Tanrım! Korkuttun beni. | Open Subtitles | ذلك غير جيد يالهي ، لقد أفزعتني |
Böyle şeyler yapmamız gerek. Hadi ama, bu Hiç hoş değil. Yaptığımıza inanamıyorum. | Open Subtitles | انهُ الهالويين من المفترض ان نفعل هضه الأشياء يارجل هذا غير رائع لايمكنني التصديق اننا فعلنا هذا |