Eğer bir şey olur da, ölürsen nükleer saldırıyı durdurmanın hiçbir yolu kalmaz. | Open Subtitles | إذا حدث شيء و قتلت فلن يكون هنالك أي طريقة لايقاف الهجوم النووي |
Ne yazık ki, burada bulduğumuz her şeyi incelemek için yeterli zamanımız yoktu bu yüzden ne aldıklarını bilmenin hiçbir yolu yok. | Open Subtitles | لسوء الحظ لم يكن لدينا ما يكفي من الوقت للتعرف على كل شئ وجدناه هنا و لذلك لا توجد أي وسيلة لمعرفة ما أخذوا بالضبط |
Tuvalet molası verdirmemizin hiçbir yolu yok. | Open Subtitles | ليست هناك اي طريقة لأمنحها استراحة للحمام |
Neden veya nasıl patladığını bulmak için laboratuvarda bir yıldızı patlatmanın hiçbir yolu yok. | TED | فما من طريقة لتفجير نجمة داخل مختبر لمعرفة سبب انفجارها أو كيفيته. |
hiçbir yolu yok. O öldü, tabii biz de. | Open Subtitles | لا توجد هنالك طريقة فلقد مات، و مصيرنا كذلك |
McKinley'e geri dönmenin hiçbir yolu yok mu? | Open Subtitles | هل هناك أي طريقة يمكن أن تعود بها لثانوية ميكنلي ؟ |
Yani, Angelo'nun parasını geri almamızın hiçbir yolu yok. | Open Subtitles | مما يعني أنه لا يوجد أي طريقة لتحرير أموال أنجيلو |
Nereden geldiğini öğrenmenin hiçbir yolu var mı? | Open Subtitles | هل هناك أي طريقة تمكن من معرفة مصدر المكالمة؟ |
Bunu haberlerden saklamanın hiçbir yolu yok. | Open Subtitles | لاتوجد أي وسيلة لإبعاد هذا الشيئ من الأخبار |
Ona ulaşmanın hiçbir yolu yok mu? | Open Subtitles | ليس لديك أي وسيلة للوصول إليه؟ |
Demek istediğim, geceye burada kalmanın hiçbir yolu yok mu? | Open Subtitles | أعني، هل هناك أي وسيلة... تمكنك من البقاء الليلة؟ |
Eve gitmenin hiçbir yolu olmayan babanın evinde. | Open Subtitles | في منزل والدك من غير اي طريقة للوصول للبيت |
Bilmenin hiçbir yolu yok. | Open Subtitles | ليست هناك اي طريقة لتعرفي ذلك |
Ben olmadan büyük bir hikâyeyi yakalamanıza izin verirsem bunun öyle olmadığını, bu dünya üzerinde ispat etmemin başka hiçbir yolu yok. | Open Subtitles | و ما من طريقة بأرض الله الواسعة سأثبت له بها عكس رأيه هذا إذا تركتك تقوم بتقرير إخبارى كبير بدون اشتراكى معك فيه |
Diyordu ki: "Kendinizi her gün vücudunuza dikilen utanmaz bakışlara karşı hazırlamanın hiçbir yolu yok. Bakışlar ile göz göze gelseniz ya da gelmeseniz de hiçbir ifade değişikliği olmuyor. | TED | كتبت ”لم يكن من طريقة لتحاشي نظر العيون تلك التي كانت تحدق في جسدي كل يوم وباستحقاق مزعوم، ودون تغير في التعبير واجهت التحديق أم لم أفعل. |
Yani Luke, Bess'le tartışmanın ve anlaşmanın hiçbir yolu yok gibi mi hissediyorsun? | Open Subtitles | إذاً، لوك، هل تشعر أن ليس هنالك طريقة لتناقش الأمور مع بيس وتصلا إلى تسوية؟ |
Onu ortaya çıkarmadan onunla temas kurmamızın hiçbir yolu yok. | Open Subtitles | ليس لدينا طريقة لنتّصل به. ليس بدون كشف غطائه. |
Bunu sözlere koymamın hiçbir yolu yok sorun da bu. | Open Subtitles | لا يوجد طريقة لأوصف ذلك بكلمات وهذه هي المشكلة بذاتها |
Devrimin olasılığının kanıtı olan, bulduğum tanımlanamayan mikroskobik yaşam türünü Ajan Mulder'a söylemenin hiçbir yolu yoktu. | Open Subtitles | ليست لدي طريقة لأصل بها للعميل سكالي.. لإخباره بما اكتشفته.. شكل حياة ميكروسكوبي غير محدد والذي وجوده.. |
Seni inandırmanın hiçbir yolu olmadığını da biliyorum. | Open Subtitles | و اعرف أنه لا توجد طريقة كي تصدقينني |
Sizden af dilememin hiçbir yolu yoktu. | Open Subtitles | أظن بأنه من الإستحالة بأن أقدر على طلب العفو منك |