Kurgu olmayan kitapları okurken, gerçekten hikayelerle besleniyoruz. | TED | عندما نقرأ القصص الواقعية، اكتفينا حقًا من القصص. |
Bu küçük hikayelerle, bu bireysel hikayelerle, dünya çevresindeki kadınların radikal bir destan yazmakta olduğunu görüyorum. | TED | إنه في تلك القصص الصغيرة تلك القصص المنفصلة عن بعضها يمكنني رؤية ملحمة ثورية في طور الكتابة تكتبها النساء حول العالم. |
Ben çocukken bu hikayelerle büyüdüm. | Open Subtitles | هذه هي القصص التي كبرنا عليها . و نحن صغار |
Askeri tarih, küçük kuvvetlerin büyük güçleri yendiği hikâyelerle doludur. | Open Subtitles | التاريخ العسكرى ملئ بقصص عن قوات صغيرة تهزم قوات كبيرة. |
Taciz suçlusu listeleri genelde teknik ayrıntılar tarafından mahvedilen üzücü hikayelerle dolu. | Open Subtitles | قوائم المعتدين الجنسيين مليئة بالقصص الحزينة عن اناس تحطمت حياتهم بسبب التفاصيل الفنية |
Yollardan gerçek hikayelerle karşınızdayım. | Open Subtitles | أحمل مزيد من الحكايات الحقيقية من على الطريق. |
İyi hikayelerle ilgili birşeyler biliyorum galiba. | Open Subtitles | وأعتقد أنني أعرف شيئا ما عن القصص الرائعة |
Ve telefonla aradığımda seni uzun hikayelerle sıkmamaya çalışacağım. | Open Subtitles | وسوف أحاول ألا أجعلك تمل من القصص الطويلة على الهاتف |
Her neyse, saçma hikayelerle ne iyi gider biliyor musun? - Kanıt. | Open Subtitles | بأي حال، أتعرف ما الذي تحتاجه القصص المجنونة ؟ |
Başlamadan önce senin hakkında duyduğum hikayelerle ilgilenmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أناقش بعض القصص التي أسمعها عنك قصص ؟ |
Malik, Al Fayeed'ler yüzünden tanışamadığı amcaları, kuzenleri hakkında anlattığım hikayelerle büyüdü. | Open Subtitles | مالك ترعرع وهو يسمع القصص عن أعمامه وأبناء عمومته الذين لم يتسنى له مقابلتهم بسبب الفايد |
Bu tip şeyler bize geri dönüyor, yani, blogları düşünürseniz, yüksek sanatla ilgili blogları düşünün bi’, tarihi resimler hakkında, dini hikayelerle ilgili olanlar, ve sonra bunu bulursunuz. | TED | مثل هذه الأشياء تجد صدى لدينا، وتعلمون، عندما تفكرون في المدونات، تفكرون في مدونات الفن الراقي، وكأنها المقابل للوحات التاريخية، كل القصص الإنجيلية، وثم تجدون شيئا كهذا. |
Mevcut hikayelerle ilgili bazı şeyleri bilmeli. | TED | وعليها أن تعرف عن القصص المتوفرة. |
Jack Harper, benimle temasa geçti kardeşin hakkındaki garip hikayelerle ilgili. | Open Subtitles | أخبرني ( جاك هاربر ) ببعض القصص الغريبة جداً عن أختك |
Ve her gün bu eski hikayelerle çevriliyiz. | Open Subtitles | هذه القصص القديمة تحيطنا كل يوم |
Klasik mitoloji, tanrıların ölümlü kadınları hamile bırakışını ve bu kadınların da tanrı yada yarı-tanrıları doğuruşunu anlatan hikâyelerle doludur. | Open Subtitles | ...الأساطير القديمة مليئة بقصص عن آلهة ممن قاموا بجِماع نساء من البشر مما ينتُج عنه ولادة آلهة أو انصاف آلهة |
Baban da senin yaşındayken böyle şeyler yapardı düşüncesizce yapılmış ve gerçek dışı hikâyelerle örtülmüş şeyler. | Open Subtitles | والدك فعل أموراً كهذه حينما كان بعمرك.. أموراً متهورة مغطاة بقصص غير محتملة |
Yemek yememizi istememin nedeni seni eski hikâyelerle sıkmak değildi. | Open Subtitles | إذاً, الغرض وراء إقامتي غداء العمل هذا ليس لإزعاجكم بقصص الحروب |
hikayelerle dolu bir diyar olduğu için biraz ironik bir isim olmuş, değil mi? | Open Subtitles | اسمُ مثير للسخرية، أليس كذلك؟ نظراً لأنّ هذه البلاد عارمة بالقصص |
Açıklama ile tuhaf eylemin arasını hikayelerle kapatmak -- işte çağdaş sanat tam da bunu yapıyordu. | TED | إذا ملئ الفارغ بين الشرح و التصرف الغريب بالقصص -- هذا فعلاً ما يدور حوله الفن المعاصر |
- Hayır, öyle yapmıyorsun. Saçma sapan hikayelerle aylaklık ediyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تفسدين كل شيء بخصوص تلك الحكايات |
Harika hikayelerle yepyeni biri olarak döndü. Şimdi yalnız bira içiyor. | Open Subtitles | وعاد كـ رجل جديد مع قصص رائعة ولا يشرب الا الجعة الآن |