Hayır, yani, işin aslı, kendimi hiç o kadar güvende hissetmemiştim. | Open Subtitles | لا، أَعْني، الحقيقة هي أنني لم أشعر بهذا الأمان من قبل |
Akıllı araba deneme sürüşünden beri hiç bu kadar korumasız hissetmemiştim. | Open Subtitles | لم أشعر بمثل هذا الضُعف منذ أن إختبرت قيادة سيارة ذكية |
Ayrılana kadar bir erkeğe karşı bu tarz şeyler hissetmemiştim | Open Subtitles | الخطوبة حقيقة. أنا لم أشعر بهذه الأشياء إلا بعد أنفصالنا. |
Uzun zamandır böyle hissetmemiştim ve bir daha bu hislerden kaçmak istemiyorum. | Open Subtitles | منذ فترة طويلة ولا أريد أبدا أن لا اشعر بهذا الشعور مجددا |
Bütün bu hissetiklerim, müziğin görkemine, ululuğuna duyduğum saygı ve hayranlığın sonucuydu. Uzun zamandır böyle hissetmemiştim. | TED | كانت تجربة كونك في رهبة تامة من الموسيقى، ولم أكن قد شعرت بذلك من فترة طويلة. |
Ama bana yaşadığımı öyle bir hissettirdi ki uzun süredir böyle hissetmemiştim. | Open Subtitles | ولكنه جعلنى أشعر بأننى حيّة بطريقة لم أشعر بها منذ وقت طويل |
Daha önce ışığın bu kadar parlak olduğunu, karanlıkla birleştiğini hiç hissetmemiştim. | Open Subtitles | أنا لم أشعر من قبل بهذا الشعاع من الضوء القبلات تزيح الظلام |
Bu garip, ama uzun süredir kendimi kimseye bu kadar yakın hissetmemiştim | Open Subtitles | الأمر غريب، لكن لم أشعر بهذا القرب من شخصٍ ما مند مدة. |
Hiç bu kadar kanlı canlı hissetmemiştim, Arkadaşını benzettiğimde hissetiğim gibi. | Open Subtitles | لم أشعر قط بهذا الإندفاع واللذة عندما كنت أضرب وجه صديقكِ |
Kenarı dolgulu pizza bulunduğundan beri kendimi bu kadar canlı hissetmemiştim. | Open Subtitles | لم أشعر أبداً بهذه الحيوية منذُ أن اخترعوا البيتزا المحشوة بالمقرمشات. |
Hayır, geldim çünkü hayatım boyunca bu kadar yalnız ve çaresiz hissetmemiştim. | Open Subtitles | لا، لا، أتيت لأنّي لم أشعر بهذه الوحدة واليأس في كل حياتي |
Kendimi daha önce hiç bu kadar yalnız, bu kadar kaybolmuş hissetmemiştim. | TED | لم أشعر أنني وحيدة من قبل. لم أشعر أبدًا أنني ضائعة. |
En son banyo yaptığımdan beri hiç bu kadar çıplak hissetmemiştim. | Open Subtitles | لم أشعر بأني عارِ هكذا منذ آخر مرة استحممت فيها |
Kendimi hiç bu kadar iyi hissetmemiştim. Heyecandan olsa gerek. | Open Subtitles | لم أشعر أبدا بمثل هذا التحسن فى حياتى لابد أنها الإثاره |
Daha önce içime tohum serpildiğini hiç böylesine hissetmemiştim. | Open Subtitles | لم أشعر بمثل هذا الشعور في حياتي من قبل عندما قذف بداخلي |
Hayatım boyunca kendimi bu kadar iyi hissetmemiştim. | Open Subtitles | لم أشعر بهذا النظام أبداً في حياتي إنه أحساس مرعب وجميل |
Hayatımda hiç o dakikaki gibi bir şey hissetmemiştim. | TED | لم اشعر في حياتي ابدا بشيء كما في تلك اللحظة. |
- Çok yoğun çalışıyorsun. - Hayatımda hiç bu kadar iyi hissetmemiştim. | Open Subtitles | لقد كنت تعملين بجد انا لم اشعر بالسعادة من قبل هكذا |
Daha önce hiç kimseye karşı böyle şeyler hissetmemiştim. | Open Subtitles | لم اشعر ابدا بمثل هذا الشعور تجاه اى احد من قبل |
Kalkışacağım şey öncesi bu denli kuvvetli bir duygu hiç hissetmemiştim. | Open Subtitles | لم يسبق لي أن شعرت بهذا الشعور القويّ النابع من قيامي بشيء كان يتوجّب عليّ أن أفعله. كان عليّ أن أقوم به. |
Daha önce kendimi hiç böyle uyanık hissetmemiştim. Anlıyor musun? | Open Subtitles | لا أذكر أني شعرت يوماً بهكذا يقظة، هل تفهمينني؟ |
O bacağını kaşıdığında ben hiçbir şey hissetmemiştim ve "Ben olmadığını anlamıştım. " | Open Subtitles | علمت ذلك عندما خدش قدمه ولم أحس بشيء قلت لنفسي إنه ليس أنا |
Hayatım boyunca bir yerde bu kadar çok sevgi hissetmemiştim. | Open Subtitles | أنا أبداً مَا أحسستُ بالحبّ الكثير في كامل حياتِي. |
Kendimi hiçbir zaman bu kadar reddedilmiş hiç hissetmemiştim. | Open Subtitles | أنا أبداً مَا شَعرتُ رَفضتُ لذا في حياتِي. |
Hiç bu kadar dinç hissetmemiştim. | Open Subtitles | لم يسبق وأن شعرتُ بهذا القدر من الانتعاش والحماس. |
Sudan çıkmış balık gibiyim. Daha önce hiç bu kadar hissetmemiştim. | Open Subtitles | أنا سمكة خارج الماء أنا أبداً ما أحسسته أكثر من اليوم. |