Ne dersem hoşgörülü bir alay ile karşılanacak, o yüzden bir şey demeyeceğim. | Open Subtitles | أولادي الأعزاء، مهما قلت فستجمع آرائي بين التسامح والسخرية لذا فأنا أفضل إلتزام الصمت |
Avukatım kendim teslim olduğum için, cezamın daha hoşgörülü olacağını söyledi. | Open Subtitles | قال المحامى أن القاضى سيكون متساهل معى من أجل تسليمى لنفسى |
Diğer tarafta, tayfın sonunda, Dionysos perspektifi var, tutkuya ve sezgilere daha çok yer veren, organik yapıya ve insan hareketlerine hoşgörülü. | TED | وعلى الطرف المقابل من السلسله، لدينا وجهة النظر الديونيسيانيه، التى هى اكثر نظرا إلى المشاعر والنوايا، متسامحة مع النسيج العضوى والإيماءات الإنسانية. |
Acil durumlarda taraflar hoşgörülü olacak. | Open Subtitles | في حالات الطواريء سيحاول كل منا ان يكون متساهلاً |
Kadınlar daha hoşgörülü oluyor, ama bu iyi bir şey. | Open Subtitles | إن النساء أكثر تسامحاً وهذا شئ جيد |
Hem daha iyi, biz tamamen açık ve hoşgörülü insanlarız. | Open Subtitles | إنه أفضل بكثير. لأنه متاحين تمامًا، وأشخاص متسامحين. |
Sırlarının ABD ajanlarına sızdırılması konusunda çok hoşgörülü ilkeleri olsa gerek. | Open Subtitles | لا بد أن لديهم سياسة متساهلة عندما يتعلق الأمر بتسريب أسرارهم للإستخبارات الأمريكية |
Düşmanın beyanına göre, koşullar ne olursa olsun Almanya'ya hoşgörülü bir antlaşma sunulmayacaktır. | Open Subtitles | العدو صرح، بأنه سيقع التساهل مع ألمانيا من دون شروط. |
Her zamanki gibi ikinizin de ona nazik ve hoşgörülü davranmanızı istiyorum. | Open Subtitles | و كالعادة أتوقع من كل منكما معاملتها بعطف و تسامح |
Söz veriyorum şarkılarına karşı daha hoşgörülü olacağım. | Open Subtitles | أعدكم بأنني سوف تكون أكثر تسامحا من الغناء الخاص بك، |
Ne dersem hoşgörülü bir alay ile karşılanacak, o yüzden birşey demeyeceğim. | Open Subtitles | أولادي الأعزاء، مهما قلت فستجمع آرائي بين التسامح والسخرية لذا فأنا أفضل إلتزام الصمت |
Hoşgörü her zaman iyi olmayabilir. Şeytana hoşgörülü olmak insanın da şeytan olmasını sağlar. | Open Subtitles | ليس التسامح جيد بالضرورة ، إن التسامح فى الشر يمكن أن يكون الشر فى حد ذاته |
Fakat yarınki Hoşgörü Festivali iptal edilmeyecek ve festival ruhuna bürünmüş ve hoşgörülü şekilde kameraların karşısında olacaksın. | Open Subtitles | لكن احتفال التسامح غدا سيستمر، ومن الأفضل أن تراك الكاميرات في مزاج احتفالي ومتسامح. |
Hakim bu kadar hoşgörülü olmasaydı, burada olmazdık. | Open Subtitles | إن لم يكن القاضي متساهل جداً, لما كنّا هنا |
Burada sevildiğin ve popüler olduğun için geçmişte sana hoşgörülü davranmıştım, | Open Subtitles | أعني, لقد كنت متساهل معك في الماضي وهذا لأنك محبوبة ولأنكِ من المفضلين هنا |
Besin bol olduğu sürece, otoburlar birbirlerine oldukça hoşgörülü olabilirler. | Open Subtitles | عندما يكون الغذاء متوفرا يمكن لآكلات النباتات أن تكون متسامحة مع بعضها البعض |
ben hoşgörülü bir bayanım ama hoşgörülü olamayacağım bir şey varsa... | Open Subtitles | انا امرأة متسامحة لكن الشئ الوحيد الذى لا اطيقه هو عدم الولاء |
Öyleyse bundan kimseye bahsetme ve ben de hoşgörülü olabileyim. | Open Subtitles | إذاً لا تخبري أحداً بالأمر وسأكون متساهلاً |
Pierce daha hoşgörülü biri haline geliyor ve bunun babasıyla ilgisi yok. | Open Subtitles | بيرس) تحول لشخص أكثر تسامحاً) و هذا ليس له أي علاقة بوالده |
Ama bu yeni kişi açıkça gey olursa bu çok hoşgörülü olduğumuz için olacak. | Open Subtitles | و إذا حدث و كان صاحب الوجه الجديد شاذاً بشكل علني سيكون ذلك لأننا متسامحين |
Ama fazla hoşgörülü olmayın. | Open Subtitles | لكن لا تكُونُي متساهلة جداً. |
Ona hoşgörülü davranmamız karşılığında konuşmayı kabul etti. Size de aynı teklifi sunmak için çağırdım. | Open Subtitles | وافق على التحدّث مقابل التساهل معه وقد إتصلتُ بكم كي أعرض عليكم الصفقة نفسها |
Bu, hoşgörülü sofra adabı yemek sırası bekleyenlerin hepsi payını alana dek 24 saat sürebilir. | Open Subtitles | بمثل تسامح آداب المائده هذه ربما يستغرق 24 ساعة لإرضاء الطابور المعازيم هذا |
O en hoşgörülü yapımcılardan biri. | Open Subtitles | إنه من أكثر المخرجين السينمائيين تسامحا |
Natalie Flores İllinois'in kaçak göçmen politikasını alevlendirdi ki bazıları bu politikayı devletin en hoşgörülü politikası olarak kınamakta. | Open Subtitles | {\0000FF\3cCC0099}سياسة الهجرة الغير الشرعية لولاية ألينوي {\0000FF\3cCC0099}والتي أنتقدها البعض كونها السياسة الأكثرٌ تساهلاً في البلاد |
Kardeşini serbest bırakarak nazik ve hoşgörülü biri olduğunu gösterme şansı var. | Open Subtitles | لديه فرصة لكي يظهر انه شخص عطوف و متسامح باطلاق سراح اختك |