Bunda en çok hoşuma giden şey, gün boyunca protezin tamamını-- | TED | ما أحبه في هذه اللقطة هو أنك تستطيع رؤية ضوء النهار خلالها. |
Burada hoşuma giden şey de bu. | Open Subtitles | هذا ما أحبه في هذا المكانِ |
(Müzik) (Alkışlar) Bu bölüm aynı zamanda ortasında kinetik bir heykel de içeriyor, küçük bir sahne etrafında dans ediyorum -- bitirmeden önce iki dakika? Üzerinde çalıştığım son parça -- hoşuma giden şey hiç bir zaman üzerinde çalıştığım şeyi bilmiyor olmam, | TED | (موسيقى) (تصفيق) على أي حال, يوجد في منتصفها قطعة النحت وانا ارقص حول مسرح صغير دقيقتين فقط للنهاية؟ اخر قطعة عملت عليها ما أحبه هو انني لا اعرف على ماذا سـ اعمل بعد, او لماذا اعمل عليها |
Gerçekten hoşuma giden şey ne biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلم مالذي أراه رائعاً حقاً؟ |
Gerçekten hoşuma giden şey ne biliyor musun? Ağ atman. | Open Subtitles | أتعلم مالذي أراه رائعاً حقاً؟ |
Bu hikayede en çok hoşuma giden şey, bu küçük dağın tepesi etrafında bir kaç basit ölçümle, koskoca dünyanın büyüklüğünü ortaya çıkarabilmekti. | Open Subtitles | ما أحبّه حول تلك القصّة أنه ببضعة مقاييس بسيطة حول قمّة هذا الجبل الصغيرة يمكنك حساب حجم العالم بأكمله |
İşte hoşuma giden şey bu. | Open Subtitles | ذلك ما أحبّه. |
"En çok hoşuma giden şey..." | Open Subtitles | " ... . أكثر ما أحبه " |