Bu hikaye hortumla su tutsan bile ayrılmayan iki köpeğin güçlü aşk hikayesi. | Open Subtitles | هذه قصة كلبين تربطهم علاقة حُبْ قوية، لا يوجد خرطوم مياه يمكنه تفريقهم. |
Sana eski bir tişört giydirip kafana hortumla su tutup ve çıkardık. | Open Subtitles | بوضعك في كنزة قديمة وقمنا بادخال رأسك اسفل خرطوم المياه في الخارج |
O yüzden onu hortumla dövmeye başladım ama kolum yoruldu ve buraya geldim. | Open Subtitles | لذلك بدأت أضربه بخرطوم المياه ثم اُرهق ذراعي فأتيت هنا |
Ama anne beni lastik bir hortumla döverdi ve... | Open Subtitles | بالطبع ,فأمى كانت تضربنى دائماً بخرطوم مطاطى |
Bu film bir hortumla komiklik yapılması üzerine değil. | Open Subtitles | وهذا ليس فيلماً سينمائياً يحكى عن كونك هزليّاً بالخرطوم. |
Yani, bir çocuk olarak, birşey yapamadım. Bir hortumla bile oynayamadım. | Open Subtitles | لذا كالطفل, أنا لا أستطيع فعل شئ لا أستطيع أن ألعب بالخرطوم حتى |
Evin en güzel yanı sanırım, hortumla bile yıkanabilir olması. | Open Subtitles | أعتقد أن الجانب الإيجابي أنه يمكنك تنظيفه كاملاً بواسطة الخرطوم |
Eğer kıçımı patlatana kadar sigara içmek isteseydim evimde bir paket sigara ve hortumla birlikte olurdum. | Open Subtitles | لو أردت دخاناً ينفخ فيني لبقيت بالمنزل مع علبة سجائر وخرطوم قصير الطول |
Arabanın bir tarafını hortumla komple sulamak zorunda kaldım. | Open Subtitles | واضطررت الى خرطوم قبالة الجانب كاملة من الشاحنة. بقدر ما يذهب الشارع، |
Güneşin yer çekimi onu içine alacaktır ve yıldızdan madde hortumla çekilir gibi kara deliğe çekilecektir. | Open Subtitles | جاذبية الشمس ستسحبها للداخل حقل القوة سيتحطم ومادة الشمس ستمتص خلال الثقب الدودي مثل خرطوم المياة |
Bize şovunu sunacak ve ardından onu hortumla ıslatacağız. | Open Subtitles | سوف تقوم بشيء ما وثم سنرشها بالماء من خرطوم |
Bu da bir saat sonra hortumla ıslatmışlar anlamına mı geliyor? | Open Subtitles | هذا مايظهر بعد سـاعه بعد أن قامو بة بإطفائه بواسطة خرطوم الحديقة؟ |
Beni kapısından uzaklaştırmak için nerdeyse üstüme hortumla su sıkmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | أنا كذلك إنها تقريباً كانت على وشكل ان توجه علي خرطوم مياه لأخرج من شرفتها |
Uzaktan hortumla sulayamaz mı? | Open Subtitles | ألا يمكن أن تفعل هذا بخرطوم من مسافة بعيدة ؟ |
O çılgın şerefsiz bena her zaman hortumla su sıçratırdı. | Open Subtitles | ذلك اللعين المجنون, كان يرشني دائماً بخرطوم الماء |
Ön camı hortumla yıkamak için rica etmiştim. | Open Subtitles | هذا لأني عرضت عليك أن أنظف لك الزجاج الأمامي بخرطوم المياه القصير |
Sadece kırıkları toplamalı ve meyve suyu yapış yapış olmadan hortumla su püskürtmelisin. | Open Subtitles | يمكنك ان تلتقط تلك القطعة ورش العصير بالخرطوم قبل ان يُصبح لزجاً. |
- Çok yaklaşırlarsa onlara hortumla vur. | Open Subtitles | - إضرب هذه الشرذمة بالخرطوم لو أنهم إقتربوا أكثر من اللازم |
Balık temizleme, amatör videolar ve babanızın pantolonunu hortumla yıkamak... | Open Subtitles | تقطيع السمك، مشاهدة أفلام منزلية ...ورش بناطيل أباك بالخرطوم |
Küvete yaslandığımda uzanabildiğim uzun hortumla yaptım işte. | Open Subtitles | ذلك كان الطول من الخرطوم الذي كان يمكنني الوصول إليه عندما إستلقيت في الحوض |
Bu hortumla daha iyisini yapabilirim. | Open Subtitles | بوسعى فعل المزيد بواسطة ذلك الخرطوم. |
Birileri evde kalıp, o hippileri hortumla yıkaması gerekliydi. | Open Subtitles | شخص ما كان لا بُدَّ أنْ يَبْقى في البيت وخرطوم أسفل تلك مجموعات الهبيز. |