huzursuzluk, içeride durdurulsa ama düşman ülkede teşvik edilse, kullanılabilir mi? | Open Subtitles | فماذا لو أمكن تسخير الاضطرابات.. من الصعب كبح جماحها في بلدك ولكن ماذا عن اشعالها في أرض العدو؟ |
Diğer gazeteler ise, huzursuzluk milliyetçi partiler içinde tetikleyici unsurlar oldu diyor... | Open Subtitles | اخرون يقولون ان الاضطرابات اشتعلت بواسطة عناصر من الاحزاب القومية |
Seni silsileyi bozmanın getireceği huzursuzluk konusunda uyarmıştım. | Open Subtitles | لقد حذرتكِ من الاضطرابات التى ستؤدى الى تلك النتيجة من تغير خط الخلافة |
Yani yetkililer veya iş dünyası arasındaki herhangi bir yolsuzluk suçlaması ya da elaltı anlaşması büyük bir sosyal kargaşa veya huzursuzluk çıkarabilir. | TED | لذلك فإن أي اتهامات بالفساد أو تعاملات مستترة بين السلطات أو رجال الأعمال سيثير سخطا اجتماعيا أو حتى اضطرابات. |
1914'e gelindiğinde Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun her bölgesinde etnik huzursuzluk hakimdi. | Open Subtitles | وبحلول عام 1914، حدثت اضطرابات عرقية في كل أرجاء الإمبراطورية تقريباً |
Gandu Üç-Echo. Daha evvel de huzursuzluk çıkarmışsınız. | Open Subtitles | "مرر يدك ، "غاندو 3 إيكو أنت شعرت بالإضطرابات قبل ذلك |
Bu silahlı huzursuzluk ve yeni de değil. | TED | هذا هو عدم الراحة المسلحة وهذا ليس بجديد |
Bir haftadır, tayfada bir huzursuzluk var. | Open Subtitles | خلال الاسبوع الماضى كنا هناك اضطراب بين الطاقم |
Büyük bir huzursuzluk var. | Open Subtitles | هنالك اضطرابٌ عظيم |
Talihimiz varsa huzursuzluk artacaktır. Mizaçlarında huzur yok. | Open Subtitles | بالحظ ، سوف تشتعل الاضطرابات فالسلام ليس من شيمهم |
Bu aralar daha çok huzursuzluk ve istikrarsızlık ülkesi. | Open Subtitles | و مؤخراً .. مثل أرض الاضطرابات الاجتماعية وعدم الاستقرار |
Talihimiz varsa huzursuzluk artacaktır. Mizaçlarında huzur yok. | Open Subtitles | بالحظ ، سوف تشتعل الاضطرابات فالسلام ليس من شيمهم |
Sevgilisi kendini topluma kabul ettirmiş biri olsaydı bu zihinsel huzursuzluk sürecinde ne yapardı bir düşünsene? | Open Subtitles | فكر بذلك ، ماذا هي فعلت خلال هذه الفترة من الاضطرابات النفسية لو ان رفيقها كان مصابا بها ، مثل انسان حقيقي قائم في المجتمع ؟ |
Her yerde toplumsal bir huzursuzluk var. | Open Subtitles | الاضطرابات الاجتماعية في كل مكان |
Kitabın adı “Kutsanmış huzursuzluk”. | TED | الكتاب أسمه "الاضطرابات المباركة" |
Çin'deki huzursuzluk | Open Subtitles | الاضطرابات في الصين |
İç huzursuzluk ve uyuşturucu salgınının yanı sıra birde çete savaşımızın olduğunu mu söylüyorsun? | Open Subtitles | لذلك، بالإضافة إلى اضطرابات والمخدرات، أنت تقول لدي عصابة الحرب على السلاح؟ |
Kolonilerde daha fazla huzursuzluk riskini alamam. | Open Subtitles | لا أستطيع المجازفة بعد الآن. في حدوث اضطرابات في المستعمرات. |
Asya ve Avrupa'da siyasi huzursuzluk Schwarzkralle tarafından körükleniyor. | Open Subtitles | هذه اضطرابات سياسية في اسيا واوربا بتحريض من المخلب الاسود |
Köyde huzursuzluk çıkarmadığınız sürece evi ne için kullandığınız umurumda değil. | Open Subtitles | لا يهمني بماذا تستخدموه طالما لا تثيروا اضطرابات في القرية |
Gandu Üç-Echo. Daha evvel de huzursuzluk çıkarmışsınız. | Open Subtitles | مرر يدك ، "غاندو 3 إيكو" أنت شعرت بالإضطرابات قبل ذلك |
Bu isteklerin vücut hislerinden ibaret olduğunu fark etmeye başlarız -- ah, gerginlik, heyecan, huzursuzluk var -- ve bu vücut hisleri gelirler ve giderler. | TED | نبدأُ في ملاحظة أن الرغبات تتكون ببساطة في أحاسيس الجسم -- أوه، هناك الضيق والتوتر، هناك عدم الراحة والتململ -- وأحساسيس الجسم هذه تأتي وتذهب. |
Toplumda huzursuzluk yaratma ve çalıntı mal dağıtmak. | Open Subtitles | خلق اضطراب بين عامة الشـعب بتـوزيعهم لـِ المسـروقات |
sürüdeki huzursuzluk. | Open Subtitles | اضطرابٌ في القطيع. |