Anne sütü bir bakıma mucizevi bir şey: bebek için besleyici ögeler içermesinin yanında yararlı mikroplar için de besin içerdiği görülüyor. | TED | حليب الأم نوع من المعجزات: بالإضافة إلى كونه يحتوي على مغذيات للطفل، يحوي المغذيات للميكروبات المفيدة أيضاً. |
Yumurtanın kolesterol içerdiği kanıtlanmış olmasına rağmen kan dolaşımındaki kolesterol seviyesini artırdığı kanıtlanmadı. | Open Subtitles | انسى ذلك ،عندما اكتشفوا ان البيض يحتوي على الكولسترول لم يثبتوا أنه يؤثر على معدله لدى الإنسان |
İsa'nın tacından bir diken içerdiği söylenen gerçek bir kutsal emanet. | Open Subtitles | إنه من البقايا الحقيقية يقال بأنه يحتوي على شوكة من تاج المسيح |
Tarla faresinin idrarının özelliği ise içerdiği özel pigmentlerin ultraviyole ışınlarını yansıtması. | Open Subtitles | الأمر الحاذق حيال بول الفأر كونه يحتوي صبغات متميزة تعكس نور الأشعة فوق البنفسجية. |
Eğer bir arzusu içerdiği ne kadar enerji biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعرف كمية الطاقة التى تحتويها رغبة غير مُرضاة ؟ |
Onun bilmediği şey ise, kutunun sınırlı miktarda amonyak ve hidroklorik asit içerdiği olacak. | Open Subtitles | دون علمها، يحتوي الصندوق أيضا كمية محدودة من غاز الأمونيا وحامض الهيدروكلوريك |
Sadece ortalama büyüklükteki bir göktaşının içerdiği mineraller binlerce, milyarlarca dolar değerinde olabilir. | Open Subtitles | الكويكب متوسّط الحجم قد يحتوي على معادن تقدَّر بآلاف بلايين الدولارات |
Bu şey İsa'nın tacından bir parça içerdiği söylenen gerçek bir kutsal emanettir. | Open Subtitles | إنه من البقايا الحقيقية يقال بأنه يحتوي على شوكة من تاج المسيح |
Ve Beyaz Cheval, Bordeaux için sıradışı bir şarap türü. belirgin oranda Cabernet Franc üzümü içerdiği için. | TED | و "شافيل بلانك " هو نوعا ما نبيذ استثنائي من بوردو حيث يحتوي على نسبة معتبرة من عنب كابرنت الفرنسي |
Bu sosis şeklindeki harikalar ilerledikçe kumu vakumlar, içerdiği organik maddeyi sindirir ve yan ürünü atarlar. | TED | تقوم هذه العجائب التي تشبه النقانق بتنظيف الرمال بينما تمشي في قاع البحر، فتهضم المواد العضوية التي يحتوي عليها، وتطرح ما هو ثانوي. |
Bu sürece gen oluşumu denir ve her sperm ile yumurtanın, her bir çifti özgün karışım olan tek kromozomlar içerdiği anlamına gelir. | TED | تُدعى هذه العملية بإعادة التركيب، يعني ذلك أن كل حيوان منوي أو بويضة يحتوي على كروموسومات أحادية مما يجعلها تندمج بشكل فريد مع كل زوج. |
Bunun neleri içerdiği hakkında bir fikrin var mı? | Open Subtitles | هل لديك أي فكرة ماذا يحتوي... ؟ الأعمال الكتابيه وحدها... |
Yüksek düzeyde işlenmiş bir yiyecek bu ve doğal olarak yüksek doymuş yağ içerdiği gibi yüksek tuz da içeriyor. | Open Subtitles | إنك تتناول مُنتج غذائي شديد المعالَجة وليس فقط أنه بطبيعته يحتوي على الكثير مِن الدهون المشبعة لكنك تضيف الكثير من الملح إليه. |
İçerdiği konuyla ilgili gerçeklerin sayısıyla tanımlarım Will ile benim ortak tecrübelerimize dayanarak belirleyeceğimiz X faktörüyle tanımlarım. | Open Subtitles | أحدده بما يحتوي من أرقام أو حقائق, وأحدده عن طريق عامل مجهول الذي أثق بنفسي وبـ (ويل)لتحديده, |
Bu, bize herhangi bir kütleye sahip olan maddenin içerdiği kesin enerji değeri miktarını verir. | Open Subtitles | أعطت القيمة المضبوطة لكمّيّة الطاقة التي تحتويها أيّ كتلة مُعطاة. |
Plastikler diğer çöp tabakaları ile sıkışırken yağmur suyu atıklara doğru akar ve atıkların içerdiği suda eriyen bileşikler çözünür. Ayrıca bazıları yüksek oranda toksik içerir. | TED | حين بقاء هذه المواد البلاستيكية هناك مضغوطة بين طبقات من النفايات الأخرى فإن مياه الأمطار تتدفق من خلالها وتمتص المركبات الذائبة في الماء التي تحتويها وبعضها شديد السُمّية |