Kendimi ilk öldürdüğümde kendime acımak ve yaptığım hataları düşünmek için çok zamanım olmuştu. | Open Subtitles | ,أعني، المرة الأولى التي قتل فيها نفسي كان لي الكثير من الوقت لاكون بائس .وافكر في الخطأ الذي ارتكبته |
Ben de hiçbir şey yapmamış olarak öleceğim ve fitne fesat için çok zamanım var. | Open Subtitles | أنا سأموت وأنا لم أحقق شيئًا وتبقى لي الكثير من الوقت لفعل أمور |
Kuzey Dakota'da düşünmek için çok zamanım vardı, tamam mı? | Open Subtitles | كان لي الكثير من الوقت للتفكير بـ(داكوتا) الجنوبيّة, أفهمتِ؟ |
Bu kararı vermek için çok zamanım var. | Open Subtitles | أمامي كثير من الوقت لأتخذ هذا القرار |
Aiden açıklamak için çok zamanım yok ama Daniel Stonehaven'ı almasına yardım etmem için beni L.A.'ye getirmeye karar vermiş. | Open Subtitles | (أيدن)، اسمع، ليس لدي كثير من الوقت لأشرح لكن (دانييل) قرر أن يأخذني إلى (لوس أنجلوس) حتى أساعده على الظفر بـ"ستونهيفن" |
O zamandan bu yana geçen yıllarda düşünmek için çok zamanım oldu. | TED | في السنوات الماضية، كان لدي الكثير من الوقت للتفكير. |
Düşünmek için çok zamanım vardı. | TED | كان لدي الكثير من الوقت للتفكير |
Okumak için çok zamanım vardı. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدي الكثير مِنْ الوقتِ للدِراسَة |
Öldükten sonra dinlenmek için çok zamanım olacak. | Open Subtitles | بعد أَنا ميتُ أنا سَيكونُ عِنْدي الكثير مِنْ الوقتِ للإرْتياَح |
Bu seçim hakkında düşünmek için çok zamanım oldu, ve biliyorum ki... yanlış olandı. | Open Subtitles | وكان لدي الكثير من الوقت للتفكير في ذلك القرار، وأعلم... أنه كان القرار الخاطئ. |
Başka bir yol olduğuna eminim, ve bu bedenle, keşfetmek için çok zamanım olacak. | Open Subtitles | أنا متأكد أن هناك طريقة أخرى ومع هذا الجسم ، سَيكونُ لديّ الكثير مِنْ الوقتِ لإكتِشافه |