ويكيبيديا

    "için şanslı" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • محظوظ لأنه
        
    • محظوظ لأني
        
    • محظوظة لأن
        
    • إنه محظوظ
        
    • محظوظ لأنك
        
    • محظوظ لأنني
        
    • محظوظ لأنها
        
    • محظوظ لأنّه
        
    • محظوظ لبقائه
        
    • محظوظة لكونها على
        
    • محظوظون لأنهم
        
    • من حسن حظ
        
    • من حسن حظها أنني
        
    • محظوظ أن
        
    • محظوظ لكونه
        
    Ama biliyorum ki, doğum günü hediyesi olarak yetişkin kütüphane kartı alan bir anneye sahip olduğum için şanslı bir çocuk olduğumu söyledi. Open Subtitles ولكن ما اعرفه، انه قال باني سأكون طفل محظوظ لأنه يوجد لدي ام، تحب ان تعطيني بطاقة مكتبية للبالغين في عيد ميلادي
    - Sadece sizi bulduğumuz için şanslı hissediyorum. - Şanslıydınız. Open Subtitles ـ فقط يبدو أنني محظوظ لأني وجدتك ـ انت حقاً محظوظ
    Senin gibi birinin yanında olduğu için şanslı. Open Subtitles وليس على طريقة أمها إنها محظوظة لأن لديها أنت
    Bebek için tebrikler. Ailesi siz olduğunuz için şanslı olacak. Open Subtitles مبروك على المولود، إنه محظوظ لإمتلاكه والدين مثلكما
    O aldığın kedi, komada olduğun için şanslı yoksa şimdiye dek öldürmüştün. Open Subtitles القط الذي أحضرته إنه محظوظ لأنك هنا أو لكنت قتلته خلال هذه الفترة
    Belki terfi etmedim ama hâlâ işimde kaldığım için şanslı olduğumu biliyorum. Open Subtitles أجل ربما لم أترقى لكنني أعرف أيضاَ أنني محظوظ لأنني مازلت أحتفظ بعملي
    Evet, daha kötüsü olmadığı için şanslı. Open Subtitles -أجل إنه محظوظ لأنها لم تكن أسوأ من ذلك.
    Sağır hizmetçili adam, o da ölmediği için şanslı. Open Subtitles ذلك الرجل الذي لديه خادمة صماء محظوظ لأنّه لم يمت أيضا
    Doktorlar durumu hakkında net bir bilgi vermek için birkaç gün bekleme gerektiğini ancak hayatta kaldığı için şanslı olduğunu söylediler. Open Subtitles يقول الأطباء أنّ الساعات القليلة القادمة سوف تعطيهم فهم أفضل لحالته لكنّه محظوظ لبقائه على قيد الحياة
    - Hayatta olduğu için şanslı. Open Subtitles ـ واصطدمت بشجرة ـ إنها محظوظة لكونها على قيد الحياة
    Gaddar doğası, hepimizi silip süpürmedikleri için şanslı olduğumuzun göstergesi. Open Subtitles طبيعته الشرسة تدل على أننا محظوظون لأنهم لم يلتهموننا جميعاً
    Yine de bir zamanlar böyle bir evde yaşadığı için şanslı olabilir. Open Subtitles لكنهُ رجلٌ محظوظ لأنه ، انظر إلى المنزل الذي يعيشُ فيهِ
    - Oraya zamanında gittiğin için şanslı. - Yaşadığı için şanslı. Open Subtitles إنه محظوظ، وصلت إليه في الوقت المناسب - إنه محظوظ لأنه على قيد الحياة -
    benimse doğduğum için şanslı olduğumu. Benim yine de şansa ihtiyacım yok. Open Subtitles يقول إنني محظوظ لأني وُلدت لكني لا أحتاج للحظ
    - Hapse gitmediği için şanslı. - Yapma be, dostum. Open Subtitles إنه محظوظ لأني لم آخذه للسجن - هيا يا رجل -
    Sizin aileniz böyle iki güçlü bayana sahip olduğu için şanslı. Open Subtitles و عائلتك محظوظة لأن لديها امرأة قوية مثلكِ
    Midesi yırtılmadığı için şanslı. Open Subtitles انها محظوظة لأن بطنها لم يتمزق من أثر الضربة .
    Özür dileyeceğimiz için şanslı. Bunu bile kabul etmeyebilirdik. Open Subtitles سيكون محظوظاً إن تلقى اعتذاراً إنه محظوظ أننا على استعداد لفعل ذلك
    Doktor seni vurmadıkları için şanslı olduğunu söyledi. Open Subtitles الأطباء يقولون أنك محظوظ لأنك لم تصاب بطلق ناري
    Zaten geri dönüş yolundaydı ama onu bulduğum için şanslı. Open Subtitles ربما كان بطريقه للعودة ولكنه محظوظ لأنني وجدته
    - Yedi olmalıydı. Jaha konuşmasını kısa kestiği için şanslı. 17. Open Subtitles كان يجب أن يكونوا سبعة (جاها) محظوظ لأنها اختصر خطابه.
    Alex mi? Alex iyi. Hala bir işi olduğu için şanslı. Open Subtitles اليكس" ؟ "اليكس" بخير" إنّه محظوظ لأنّه لا يزال محتفظاً بوظيفته
    Hayatta olduğu için şanslı. Open Subtitles إنه محظوظ لبقائه على قيد الحياة
    Hala hayatta olduğu için şanslı. Open Subtitles إنها محظوظة لكونها على قيد الحياة
    Gaddar doğası, hepimizi silip süpürmedikleri için şanslı olduğumuzun göstergesi. Open Subtitles طبيعته الشرسة تدل على أننا محظوظون لأنهم لم يلتهموننا جميعاً.
    Anneniz eğitimli bir adamla evlendiği için şanslı. Open Subtitles من حسن حظ أمكما أنها تزوجت رجل مُثقف
    Sol tarafımdan kalkmadığım için şanslı. Open Subtitles من حسن حظها أنني كنت في حالة مزاجية جيدة
    Mahkeme onu hapse geri tıkmadığı için şanslı bile. Open Subtitles لقد أخفق إنه محظوظ أن القاضي لم يرمِه في السجن
    Yaşadığı için şanslı, ama dinlenmezse ölür. Open Subtitles انه محظوظ لكونه حياً، إذا لم يرتاح فسوف يموت

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد