Bulgularını bizimle paylaşmaları adına bu kadar kısa sürede buraya gelebildikleri için şanslıyız. | Open Subtitles | نحن محظوظون أنْ يشرفاننا في هذه العجالة ليشاركانا ما توصلا إليه من نتائج. |
Bu araç 80 öncesinden kaldığı için şanslıyız, elektronik devresi yok. | Open Subtitles | 1980 نحن محظوظون ﻷن هذه السيارة صنعت قبل لا إليكترونيات بها |
İnsansız uçaklar, biz elektromanyetik ölçümler alırken onu tetiklemediği için şanslıyız. | Open Subtitles | نحن محظوظون لأن هدير الطائرة لم يقم بتفعيله بينما كنّا نجري القياسات الكهرومغناطيسية. |
Bu doğru. Onu bulduğumuz için şanslıyız. Harika bir insan. | Open Subtitles | هذا صحيح , لقد كنا محظوظين لأننا وجدناها لقد كانت رائعة |
Çok şanslıyız, çünkü burada güneyde en ilginç maceralar ve inanılmaz deneyimlerle doldurabileceğimz nispeten boş bir kanvasımız olduğu için şanslıyız. | TED | ونحن محظوظون لأننا في الجنوب، لازلنا ننعم بمجال مفتوح نسبياً يمكننا ملأه بأعجب المغامرات والمشاعر المدهشة. |
Hava kötüyken evde olmadığımız için şanslıyız, değil mi? | Open Subtitles | من حسن حظنا أننا بالخارج فى هذا الطقس السيئ , أليس كذلك ؟ |
Bugünde yaşıyor olduğumuz için şanslıyız. Bu şeyleri gördüğümüz için şanslıyız. | TED | نحن محظوظون لأننا على قيد الحياة اليوم. نحن محظوظون لرؤية هذه الأشياء. |
Bu odadaki eşyaları inşa eden kişilerle insan gibi etkileşimde bulunabildiğimiz için şanslıyız. | TED | نحن محظوظون لأننا قادرون على التفاعل مع الناس مثل الناس الذين بنوا كل شيء في هذه الغرفة. |
Ve bir anlamda elimize bir fırsat daha geçtiği için şanslıyız. | Open Subtitles | ومن ناحية أخرى, نحن محظوظون لأننا حصلنا على فرصة ثانيه |
Evet teğmen. Adamlarınızdan biri burada olduğu için şanslıyız. | Open Subtitles | هذا صحيح أيها الملازم ,نحن محظوظون لوجود أحد رجالك هنا,إنه على متن الطائرة الآن |
Sadece restoran ve üzerindeki daireler çöktüğü için şanslıyız. | Open Subtitles | إننا محظوظون لأن المطعم والشقق التي فوقه انهارت فقط وليس البناء كله. |
Biz bir kapmak ve kaçmak için şanslıyız. | Open Subtitles | لقد كنا محظوظين لأننا أمسكنا واحدة و هربنا |
Hava kötüyken evde olmadığımız için şanslıyız, değil mi? | Open Subtitles | من حسن حظنا أننا بالخارج فى هذا الطقس السيئ , أليس كذلك ؟ |
Bugün silahlı olmadıkları için şanslıyız. | Open Subtitles | لحسن الحظ أنهم لم يكونوا مسلحين وإلا كنّا قد تأذينا |
Bankada iki kamera olduğu için şanslıyız. | Open Subtitles | لحسن حظنا أن المصرف كانت لديه كاميرتان |
Marauder olduğu için şanslıyız ama düzgün çalıştığından emin olana dek onu gemiye takmamın imkanı yok. | Open Subtitles | لقد حالفنا الحظ مع المكوك لكن حتى نتأكد يقيناً كانت تعمل بشكل سليم مُحال أن أربطه بالسفينة |
Ronnette eyalet dışında. Geldiğiniz için şanslıyız. | Open Subtitles | من حسن الحظ أن "رونيت" عبرت حدود الولاية |
Altından para istemediği için şanslıyız. | Open Subtitles | نحن محظوظات أنه لم يطلب جنيهات ذهبية |
- Babanın bir işi olduğu için şanslıyız. - Bunu hep söylüyorsun. | Open Subtitles | نحن محظوظون بأن والدكِ لديه عمل - أنتي دائماً تقولين هذا - |
İlerleme kaydediyoruz ancak dürüst olmam gerek suçlamaların büyüklüğüne bakacak olursak suçunuzu kabul edip cezayı hafiflettirebildiğimiz için şanslıyız. | Open Subtitles | نحن نحرز تقدما، ولكن يجب أن نكون صادقين. نظرا لضخامة الاتهامات كنا محظوظين أننا يمكن أن ندافع لكم على الإطلاق. |
- Bu o mu? - Bunu bulduğumuz için şanslıyız. - Evet, nereye gidiyor? | Open Subtitles | حسنا , نحن محظوظين لحصولنا على اللقطة - أجل , إلى أين يذهب ؟ |
Ben bir şeyler dediğim zaman insanlar güldüğü için şanslıyız. | Open Subtitles | نحن محظوظان أن الناس تضحك عندما أنطق بأشياء |
Kovanı o kadar çabuk yok ettiğimiz için şanslıyız. | Open Subtitles | نحن محظوظين إذا أخذنا سفينة الأم كما فعلنا |