Ve empati yapacak olursak sıcak iklimlerde yaşayan insanların sağlığı, refahı ve verimliliği için iyi bir şey. | TED | وهذا بالطبع، أمر جيد بالنسبة لصحة الناس الذين يعيشون في الأجواء الأكثر دفئًا، ولسلامتهم وإنتاجيتهم. |
Bazı restoran işletmecileri bunu size söylese de bu onlar için iyi bir şey. | TED | هذا جيد بالنسبة لهم برغم ما يقوله بعض أصحاب المطاعم لك |
Beni yokedebilecek bir silahı yoketmek ayrı bir şey. Benim için iyi bir şey. Ama fazlası var. | Open Subtitles | تدمير السلاح الذى بإمكانه تدميرى شيء واحد، جيد بالنسبة لى، ولكن هناك المزيد |
Bugün için iyi bir şey aslında. | Open Subtitles | اليوم يومٌ جيد. |
Daha fazla kaçmama gerek yok mu? Bugün için iyi bir şey aslında. | Open Subtitles | اليوم يومٌ جيد. |
Yani, bu senin için iyi bir şey. | Open Subtitles | إذن، هذا شىء جيد بالنسبة إليك |
Bu benim için iyi bir şey. | Open Subtitles | وهو أمر جيد بالنسبة لي، |
Nasıl? O satanist, onun için iyi bir şey. | Open Subtitles | انه من جماعة (الشيطان) لذلك الجحيم جيد بالنسبة له |
- Her ilişki için iyi bir şey. | Open Subtitles | هذا جيد بالنسبة لأى علاقة |
Örneğin muhtemelen bir çok Amerikan Hristiyan dünyadaki yarı yolda kendilerini müslümanlarla sıfırsız toplam ilişkisinde olmayı düşünemezler, ama gerçekte öyledirler çünkü eğer bu Müslümanlar dünyadaki kendi yerlerinde çok mutlu olurlarsa ve orda yerleri olduğunu düşünürlerse, Bu Amerikalılar için iyi bir şey olur çünkü daha az terörist Amerika güvenliğini tehdit eder. | TED | حسنا ، لذلك، على سبيل المثال، وربما الكثير من المسيحيين الأمريكيين لا يعتقدون أنهم ضمن مجموع العلاقة اللاصفرية. في منتصف الطريق مع المسلمين من جميع أنحاء العالم، ولكنهم في الحقيقة كذلك، لأنه إذا كان هؤلاء المسلمين سيصبحوا سعيدين وأكثر سعادة لمكانتهم في العالم ، وشعورهم بأن لهم مكانا فيه، هذا أمر جيد بالنسبة للأميركيين، لأنه سيقلل من عدد الإرهابيين وتهديد أمن الولايات المتحدة. |