| Bu hızlıca ifade etme, yansıtma ve analiz etme tekrarı netlik kazanmak için tek yol. | TED | فهذا التكرير السريع في التعبير والتفكير والتحليل هو الطريقة الوحيدة التي توضح الأمور أمامنا. |
| Ona de ki, onu buraya tıkmak istememiştim... ama hayatını kurtarabilmem için tek yol buydu. | Open Subtitles | اخبرها عني انني لم اقصد ان اوقعها في الفخ و لكنها كانت الطريقة الوحيدة التي استطيع بها انقاذ حياتها |
| Ona de ki, onu buraya tıkmak istememiştim... ama hayatını kurtarabilmem için tek yol buydu. | Open Subtitles | اخبرها عني انني لم اقصد ان اوقعها في الفخ و لكنها كانت الطريقة الوحيدة التي استطيع بها انقاذ حياتها |
| Çünkü olan biteni anlayabilmemiz için tek yol bu. | Open Subtitles | -لأنها الطريقة الوحيدة في معرفة ما يجري |
| Çünkü neler olup bittiğini anlayabilmemiz için tek yol bu. | Open Subtitles | -لأنها الطريقة الوحيدة في معرفة ما يجري |
| Yine de, elektrikli sandalye, bir mahkumun yaşamının son bulması için tek yol değil. | Open Subtitles | فعلى أي حال، ليس الكرسي الكهربائي هو الوسيلة الوحيدة لقتل رجل في السجن |
| O zaman en iyisi senin ona yardım etmen. Çünkü onunla savaşabilmesi için tek yol bu. | Open Subtitles | ساعده و أغضب, تلك هى الطريقة الوحيدة التى تستطيع بها مقاومته |
| Seni kurtarmam için tek yol bu. | Open Subtitles | انها الطريقة الوحيدة التي يمكنني ان أنقذك بها |
| Bu vatandaş olup sizi buraya getirmem için tek yol. | Open Subtitles | إنها الطريقة الوحيدة التي استطيع ان أصبح بها مواطن وأجلبكِ هنا. |
| İyileşmen için tek yol bu ilaçları alman. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة التي ستتحسن بها هي تناول تلك الحبة |
| İyileşmen için tek yol bu ilaçları alman. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة التي ستتحسن بها هي تناول تلك الحبة |
| Bunun gerçekleşebilmesi için tek yol senin gerçeği söylemen. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة التي تمكنك من ذلك هو أن تخبرها الحقيقة |
| Çünkü hafızamızın yerine gelmesi için tek yol eskiden olduğu gibi yaşamalıyız. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة التي سنستعيد بها ذاكرتنا هي بعيش حياتنا كما إعتدنا |
| Yine de, elektrikli sandalye, bir mahkumun yaşamının son bulması için tek yol değil. | Open Subtitles | فعلى أي حال، ليس الكرسي الكهربائي هو الوسيلة الوحيدة لقتل رجل في السجن |
| Elektrikli sandalye, bir adamın hayatını hapiste almak için, tek yol değil. | Open Subtitles | ليس الكرسي الكهربائي هو الوسيلة الوحيدة لقتل رجل في السجن |
| Yardım alması için tek yol oydu. | Open Subtitles | لقد كانت الطريقة الوحيدة التى سيقبل بها المساعدة |
| Emmett'i başımızdan savmamız için tek yol bu. | Open Subtitles | هذه هى الطريقة الوحيدة التى بإمكانى بها أبعاد (إيميت) من طريقنا |