İlk sorum: Kimler demokrasi içinde yaşamak güzel bir şey diye düşünüyor? | TED | السؤال الأول هو: من يعتقد أن العيش في ظل نظام ديمقراطي أمر جيد؟ |
Okul servisi büyüklüğündeki bir şeyin içinde yaşamak değildi. | TED | لم يكن الهدف العيش في مكان بحجم حافلة مدرسية. |
Korku içinde yaşamak, yaşamak değildir. | Open Subtitles | كما ترون، العيش في خوف لا يعني عيشاً على الإطلاق |
Baker'a bildiğim her şeyi söylediğimi, huzur içinde yaşamak istediğimi söyle. | Open Subtitles | أخبره أني أخبرته كل شيء أنا أعرفه بالفعل أخبره أني أريد أن أعيش في سلام |
Oğlun tahtın varisi olduğu için... her an korku içinde yaşamak... | Open Subtitles | أعيش في ذعر في كل لحظة وكل يوم، لإن ابني هو وريث العرش |
Yalnızca barışçıl amaçlarımız olduğunu ve tek istediğimizin barış içinde yaşamak olduğunu bildiklerini sanıyorduk. | Open Subtitles | كنا ننعتقد أن الأمريكيين ،يدركون سلمية أهدافنا وأن كل ما أردناه هو أن نعيش في سلام |
Dünya çok boktan bir yer olsa da hâlâ içinde yaşamak zorundayım. | Open Subtitles | لكن العالم مكان فاسد جداً يتمتع بالجمال و علينا أن نعيش فيه |
Korku içinde yaşamak mı? | Open Subtitles | بأن تعيشي في خوف ؟ |
Ama, anlarsın ya işte kim o kadar betonun içinde yaşamak ister ki? | Open Subtitles | أنه شديد البروز لكنك تعرف مالذي أعنيه من يريد العيش في كل تلك الخرسانات ؟ |
Biz mutluyuz. Günah içinde yaşamak bize çok uygun. | Open Subtitles | نحن سعيدان إننا لا نمانع العيش في الخطيئة |
Pislik içinde yaşamak, kişiliğinin bir parçası olmuş. | Open Subtitles | أمي العزيزة، العيش في القدارة يناسبك جداً |
Kurallarımıza uymak zorundasınız... Huzur içinde yaşamak istiyorsanız. | Open Subtitles | يجب الأمتثال بالقوانين أذا أردتي العيش في سلام |
Ona çocukların reşit olmadığını söyle. Biz sadece huzur içinde yaşamak istiyoruz. | Open Subtitles | أخبره بأن الطفلين قاصرين نريد العيش في سلام فحسب .. |
Korku ve arzu içinde yaşamak berbat bir şey, değil mi? | Open Subtitles | إنه شيء فظيع صحيح العيش في الفقر والخوف |
Bir araç içinde yaşamak güzel olmalı. | Open Subtitles | لا بد من أن العيش في مركبة رائع جداً |
Korku içinde yaşamak zorunda değiliz. | Open Subtitles | يجب على الإنسان أن يواجه العالم الذي يعيش فيه. -أجل -لا فائدة من العيش في الخوف |
Oğlun tahtın varisi olduğu için... her an korku içinde yaşamak... | Open Subtitles | أعيش في ذعر في كل لحظة وكل يوم، لإن ابني هو وريث العرش |
Artık korku içinde yaşamak istemiyorum. | Open Subtitles | حسناً ، لا أريد أن أعيش في الخوف بعد اليوم |
O baloncuğun içinde yaşamak için naif bir gerçeklik içinde. | Open Subtitles | أنّ أعيش في هذه الفقاعة حقيقة السذاجة |
Tıpkı bir hikaye kitabının içinde yaşamak gibi. | Open Subtitles | كأنني أعيش في قصة |
Kendimizi korumanın tek yolu bir kutu içinde yaşamak. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لحماية أنفسنا هي أن نعيش في صندوق. |
Korku içinde yaşamak mı? | Open Subtitles | بأن تعيشي في خوف ؟ |